birinci mevki, kilit mevki, lüks mevki, müstahkem mevki
1. isim , isim , isim , isim , Yer, mahal
1. Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı.
1. Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı.
2. Makam
1. Senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu.
1. Senelerce devletin yüksek mevkilerinde bulundu.
3. Bazı ulaşım araçlarında yolculara veya tiyatro, sinema vb. yerlerde seyircilere sağlanan konfora ve bilet ücretlerine göre düzenlenmiş yer
1. İkinci mevki sıralar oldukça dolmuş, localardan ise ancak bir ikisi tutulmuş.
1. İkinci mevki sıralar oldukça dolmuş, localardan ise ancak bir ikisi tutulmuş.
4. Durum
1. Hey Allah'ım! Ben ne müşkülatlı bir mevkide kalmışım şimdi.
1. Hey Allah'ım! Ben ne müşkülatlı bir mevkide kalmışım şimdi.
Lisan : Arapça mevḳiʿ
Telaffuz : mevki:si