92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Leke oluşmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötü tanınmak
lekeli humma
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir sebeple üzerinde leke oluşmuş, lekesi olan
1. Armutların en fenası, en kavruk, en lekeli ve en hamı bile asildir.
1. Armutların en fenası, en kavruk, en lekeli ve en hamı bile asildir.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kötü tanınmış, lekelenmiş
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lekesi olmayan, tertemiz
1. Ayşe'nin güneşli yanık ayakları, lekesiz pembe halıya gömülüyordu.
1. Ayşe'nin güneşli yanık ayakları, lekesiz pembe halıya gömülüyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Namuslu
1. isim , isim , isim , isim , Sözcük bilimci
Lisan : Fransızca lexicologue
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Sözcük bilimi
Lisan : Fransızca lexicologie
Telaffuz : l ince okunur
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sözcük bilimi ile ilgili
Lisan : Fransızca lexicologique
Telaffuz : l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Okutman
2. Yayınevlerinde yayımlanması düşünülen eserleri inceleyerek değerlendiren kimse
1. Yayınevi on on beş lektörle çalışıp çok daha fazla iş çıkarabiliyor.
1. Yayınevi on on beş lektörle çalışıp çok daha fazla iş çıkarabiliyor.
Lisan : Fransızca lecteur
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , El ile dokunarak duyma, bir şeye el ile dokunma
Lisan : Arapça lems
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Çok iri ve kaba
1. O lenduha kapının mandalına erişip de ağır ve paslı demirini yerinden oynatmak kolayca becereceği iş değildi.
1. O lenduha kapının mandalına erişip de ağır ve paslı demirini yerinden oynatmak kolayca becereceği iş değildi.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Damarlarda dolaşan kanla, doku ögeleri arasında aracı görevi yapan, kan plazması ve lenfositten oluşan saydam, sarı renkte bir sıvı, ak kan, lenfa
Lisan : Fransızca lymphe
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Lenf
Lisan : Fransızca lymphe
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Lenf iltihaplanması
1. Lenfanjit insanı öldürür de süründürür de biliyorum. Doktora gitmek içimden gelmiyor.
1. Lenfanjit insanı öldürür de süründürür de biliyorum. Doktora gitmek içimden gelmiyor.
Lisan : Fransızca lymphangite
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lenfle ilgili olan
2. tıp , tıp , tıp , tıp , Lenfatizme tutulmuş olan (kimse)
1. En iyi çocuk tipi, uykudan baş kaldırmayan lapacı yani kof, şişman lenfatik çocuktur.
1. En iyi çocuk tipi, uykudan baş kaldırmayan lapacı yani kof, şişman lenfatik çocuktur.
Lisan : Fransızca lymphatique
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Vitamin azlığından veya lenf boğumlarının hacminin artmasından doğan, derinin aşırı beyazlığı, tenin çok yumuşak olması, ayaklarda şişme ve boyundaki bezlerde büyüme vb. belirtilerle kendini gösteren bir hastalık
Lisan : Fransızca lymphatisme
1. isim , isim , isim , isim , Lenf düğümlerinde çıkan ve lenfositlerden oluşan urların tümü
Lisan : Fransızca lymphoma
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Kanda, kemik iliğinde, lenfte bulunan, tek ve çok iri çekirdekli, küçük, renksiz bir kan hücresi
Lisan : Fransızca lymphocyte
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yayvan ve kenarları geniş, büyük bakır kap
1. Tenha köyün sokaklarında lengerler içinde balık götüren ateş bacaklı çocuklara baktım.
1. Tenha köyün sokaklarında lengerler içinde balık götüren ateş bacaklı çocuklara baktım.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kabın alabileceği miktarda olan
1. Beykoz çayırında iddiaya girip bütün bir kuzuyla bir lenger iç pilavı gövdeye rüyamızda mı indirmiştik?
1. Beykoz çayırında iddiaya girip bütün bir kuzuyla bir lenger iç pilavı gövdeye rüyamızda mı indirmiştik?
3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Gemi demiri
Lisan : Farsça lenger