Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
lehimlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lehimlenmek işi


lehimlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Lehimle yapıştırılmak


lehimletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lehimletmek işi


lehimletmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Lehim yaptırmak


lehimli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lehimle tutturulmuş


lehinde olmak
Anlamı:

1. bir şeyin tarafını tutmuş olmak

Örnek:

1. Ben oldum olası ihtiyarlığın ve ihtiyarlamanın lehindeyim.

1. Ben oldum olası ihtiyarlığın ve ihtiyarlamanın lehindeyim.

2. birinin yararına olmak

3. bir kimseyi desteklemek


lehinde söylemek (veya bulunmak)
Anlamı:

1. iyiliğini söylemek

2. hakkında iyi söz söylemek, desteklemek


lehine olmak
Anlamı:

1. bir kimsenin iyiliğine yardım eder olmak


lehtar
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yandaş, taraftar

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Senet metninde, senet bedelinin kendisine ödenmesi yazılı olan kişi


Lisan : Arapça leh + Farsça -dār

Telaffuz : lehta:rı

lehte olmak
Anlamı:

1. bir şeyden yana olmak


lejant
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir fotoğrafın, haritanın, desenin veya karikatürün özünü anlatan yazı


Lisan : Fransızca légende

lejitimist
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Meşrutiyetçi


Lisan : Fransızca légitimiste

lejyon
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Eski Romalılarda piyade ve süvarinin oluşturduğu askerî birlik

2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Fransa'da genellikle yabancılardan kurulu, birkaç takımdan oluşan piyade birliği


Lisan : Fransızca légion

lejyoner
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Lejyon asker

2. spor , spor , spor , spor , Yabancı uyruklu sporcu


Lisan : Fransızca légionnaire

leke

İlgili Kelimeler:

Güneş lekeleri, güneş lekesi, sandık lekesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kirliliği gösteren iz

Örnek:

1. Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi.

1. Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi.

2. Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renk

Örnek:

1. Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı.

1. Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı.

3. biyoloji , biyoloji , biyoloji , biyoloji , Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibe

Örnek:

1. Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu.

1. Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu.

5. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm


Lisan : Farsça leke, lekke

leke etmek
Anlamı:

1. lekelemek

Örnek:

1. Çocuk, giysisini leke etmiş.

1. Çocuk, giysisini leke etmiş.


Ön Takı : (bir şeyi)

leke getirmek
Anlamı:

1. yüz kızartacak, onur kıracak durumla karşılaşmaya yol açmak


leke olmak
Anlamı:

1. üstünde leke oluşmak


leke sürmek
Anlamı:

1. birine onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak, suç yüklemek, lekelemek

Örnek:

1. Annemi kıskanıyor, bana leke sürmek istiyor.

1. Annemi kıskanıyor, bana leke sürmek istiyor.


lekeci

İlgili Kelimeler:

lekeci kili

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kuru temizleme yapan, kuru temizleyici

Örnek:

1. Fahim Bey bütün bunları lekeciye temizletip yine giyermiş.

1. Fahim Bey bütün bunları lekeciye temizletip yine giyermiş.


lekeci kili
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Kumaşlardaki lekeleri çıkarmak için kullanılan bir kil türü


lekecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Doğa biçimlerini değil, boya biçimlerini değerlendiren ve boya vuruşundan doğan görüntünün, insanın iç coşkusunu anlatmaya yeter olduğunu savunan soyut resim anlayışı, taşizm


lekeleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lekelemek işi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Namusa dokunur bir suç yükleme, iftira etme

Örnek:

1. Eski müdürlerini her gittikleri yerde olmadık iftiralarla lekelemeye çalışıyorlardı.

1. Eski müdürlerini her gittikleri yerde olmadık iftiralarla lekelemeye çalışıyorlardı.


lekelemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi kirletmek, bir şey üzerinde leke oluşturmak

Örnek:

1. Kumaşı lekelemek.

1. Kumaşı lekelemek.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birine, namusa dokunur bir suç yüklemek

Örnek:

1. Durup dururken bir genci lekelemek güzel bir şey değil.

1. Durup dururken bir genci lekelemek güzel bir şey değil.


lekelenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Lekelenmek işi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Adı kötüye çıkma