Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
lades tutuşmak
Anlamı:

1. tavuğun lades kemiğini birer ucundan karşılıklı tutup kırarak lades oyununa başlamak

Örnek:

1. Lades tutuşmadık ki her defasında 'hatırımda' diyorsun.

1. Lades tutuşmadık ki her defasında 'hatırımda' diyorsun.


ladeslenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ladeslenmek durumu


ladeslenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Lades oyununda yenilmek

Örnek:

1. Bir defasında ladeslenince boş bulunup elindeki kalıbı yere bırakıvermişti.

1. Bir defasında ladeslenince boş bulunup elindeki kalıbı yere bırakıvermişti.


ladesli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Lades oyunu oynayan


ladesli olmak
Anlamı:

1. lades oyununa tutuşmak

Örnek:

1. Lades tutuşanlar ladesli olduklarını unutmamaya ama rakibine unutturmaya çalışırlar.

1. Lades tutuşanlar ladesli olduklarını unutmamaya ama rakibine unutturmaya çalışırlar.


Lâdik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Samsun iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : lâ'diği

ladin
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çamgillerden, 50-60 metre yüksekliğinde, düz gövdeli, kozalağı aşağıya doğru sarkık, kerestesi ve reçinesi değerli, çam türüne çok yakın bir orman ağacı (Picea)

Örnek:

1. Gölgesinde koyun, kuzu yatışır / Servidir, ladindir ormanlarımız

1. Gölgesinde koyun, kuzu yatışır / Servidir, ladindir ormanlarımız


ladinî
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , din bilgisi , din bilgisi , Din dışı

Örnek:

1. Dinî temsillerden ladinî temsillere geçiş hususunda bu karakteristik vasıfların mühim bir rolü vardır.

1. Dinî temsillerden ladinî temsillere geçiş hususunda bu karakteristik vasıfların mühim bir rolü vardır.


Lisan : Arapça lādīnī

Telaffuz : la:di:ni:, l ince okunur

ladino
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Musevilerin kullandığı, 15. yüzyıl İspanyolcasını temel alan ancak içinde İbranice, Türkçe, Fransızca, Yunanca, Arapça ve Portekizce kelimeler barındıran, Latin kökenli bir Hint-Avrupa dili olan İspanyolcanın bir Lehçesi


Lisan : İspanyolca

laedri
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , edebiyat , edebiyat , Anonim

2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bilinemezci


Lisan : Arapça lāedrī

Telaffuz : la:edri:, l ince okunur

laedriye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , Bilinemezcilik


Lisan : Arapça lāedriyye

Telaffuz : la:edriye, l ince okunur

laf

İlgili Kelimeler:

laf cambazı, laf ebesi, laf kalabalığı, laf salatası, lafügüzaf, boş laf, iri laf, kuru laf, çocuk lafı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Söz, lakırtı

Örnek:

1. Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf.

1. Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf.

2. Sonuçsuz, yararı olmayan söz

Örnek:

1. Onun söyledikleri laftan ibaret.

1. Onun söyledikleri laftan ibaret.

3. Konuşma

4. Konu, mevzu, bahis

Örnek:

1. Lafı değiştirdi.

1. Lafı değiştirdi.

5. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , `Öyle şey olamaz, bu sözün hiçbir değeri yok` anlamlarında hafifseme yollu kullanılan bir söz

Örnek:

1. Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!

1. Şunu yapacakmış, bunu yapacakmış, laf!

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dedikodu


Lisan : Farsça lāf

Telaffuz : l ince okunur

laf açmak
Anlamı:

1. söz açmak

Örnek:

1. Yavere burulduğumu sezdirmeden başka bir laf açtım.

1. Yavere burulduğumu sezdirmeden başka bir laf açtım.


laf altında kalmamak
Anlamı:

1. söz altında kalmamak


laf anlamaz
Anlamı:

1. söz dinlemeyip kendi bildiğinde inat eden

2. kaba, aptal (kimse)


laf anlatmak
Anlamı:

1. sözünü dinletmek, karşıdakini ikna edinceye kadar konuşmak

Örnek:

1. Aralarından bir tanesi ille de laf anlatacağım diye çene patlatıp duruyormuş.

1. Aralarından bir tanesi ille de laf anlatacağım diye çene patlatıp duruyormuş.


laf aramızda
Anlamı:

1. `başkaları bilmesin, duymasın` anlamında kullanılan bir söz


laf atmak
Anlamı:

1. söyleşmek, konuşmak

Örnek:

1. Tabii Hayri Efendi'yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti.

1. Tabii Hayri Efendi'yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti.

2. uzaktan, dolaylı olarak dokunacak söz söyleyip işittirmek

Örnek:

1. Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı ile laf atıyor.

1. Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı ile laf atıyor.

3. sözle sarkıntılık etmek

Örnek:

1. Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalarından kaçındıklarını söyledi.

1. Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalarından kaçındıklarını söyledi.


laf çakmak (veya çarptırmak veya dokundurmak)
Anlamı:

1. üstü kapalı bir biçimde karşısındakine bir şeyler ima etmek

Örnek:

1. Gözüne gelini ilişince açıktan açığa olmasa bile öfkesini ondan almak için laf çaktı.

1. Gözüne gelini ilişince açıktan açığa olmasa bile öfkesini ondan almak için laf çaktı.


laf cambazı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin, bir grubun duygularını kamçılayarak abartılı veya gerçek dışı sözler söyleyen kimse, demagog


laf cambazlığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin, bir grubun duygularını kamçılayarak abartılı veya gerçek dışı sözler söyleyip onları kazanmaya çalışma, demagoji


laf cambazlığı yapmak
Anlamı:

1. bir kimsenin veya grubun duygularını kamçılayarak, gerçek dışı sözler söyleyerek onları kazanmaya çalışmak


laf çıkarmak
Anlamı:

1. yeni bir şey söylemek, ortaya atmak

Örnek:

1. Şimdi unutup laf mı çıkarıyorsun?

1. Şimdi unutup laf mı çıkarıyorsun?

2. dedikodu yapmak


laf çıkmak
Anlamı:

1. dedikodu başlamak


laf dinlemek
Anlamı:

1. söz dinlemek