1. söyleşmek, konuşmak
1. Tabii Hayri Efendi'yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti.
1. Tabii Hayri Efendi'yle biraz laf atacak belki de biraz işten güçten bahsedecekti.
2. uzaktan, dolaylı olarak dokunacak söz söyleyip işittirmek
1. Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı ile laf atıyor.
1. Yakınındaki erkeği kime benzetirse onun lisanından bir şarkı ile laf atıyor.
3. sözle sarkıntılık etmek
1. Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalarından kaçındıklarını söyledi.
1. Seyircilerin alışılmış sululuklarından, laf atmalarından kaçındıklarını söyledi.