92406 kayıt bulundu.
1. önem vermek, dinlemek
1. Bunların sözlerine ne diye kulak asıyor, ona göre yapacağın işi kestiriyorsun?
1. Bunların sözlerine ne diye kulak asıyor, ona göre yapacağın işi kestiriyorsun?
1. isim , isim , isim , isim , Kağnıda tekerleğin çıkmaması için mazının ucuna takılan çivi
1. isim , isim , isim , isim , Pullukta, uç demirinin kaldırdığı toprağı ters çeviren demir
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İşiterek elde edilen (bilgi)
1. Siyasi malumatları hep ağızdan kapma, kulak dolgunluğu şeylerdir.
1. Siyasi malumatları hep ağızdan kapma, kulak dolgunluğu şeylerdir.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Sesin işitilebileceği uzaklık
1. belli etmemeye çalışarak dinlemek
1. Karanlıkta uyuyup uyumadığını anlayabilmek için tüm seslere kulak kabartarak yanına uzandım.
1. Karanlıkta uyuyup uyumadığını anlayabilmek için tüm seslere kulak kabartarak yanına uzandım.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kulağın sesi toplayarak orta kulağa göndermeye yarayan, yarım daire biçimindeki bölümü, sayvan
1. büyük bir dikkatle dinlemek
1. Çok kızgın bir fikir çarpışmasının üzerine gelmişim, kulak kesildim.
1. Çok kızgın bir fikir çarpışmasının üzerine gelmişim, kulak kesildim.
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Gizlice, başkası duymaksızın
1. Kalemlere girip kâtiplerle kulak kulağa, sıkı fıkı konuşan, pullu mühürlü kâğıtlar alıp veren sinsi bir adam vardır.
1. Kalemlere girip kâtiplerle kulak kulağa, sıkı fıkı konuşan, pullu mühürlü kâğıtlar alıp veren sinsi bir adam vardır.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kulağın yumuşak ve kıkırdaksız olan alt ucu
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yanında konuşulanları konuşmaya katılmadan dinleyen kimse
1. yanında konuşulanları konuşmaya katılmadan dinlemek
1. Her önünden geçtiğim insanın söylediklerine kulak misafiri oluyorum.
1. Her önünden geçtiğim insanın söylediklerine kulak misafiri oluyorum.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Duyulan ve öğrenilen bilgilerin bir bölümünün başkalarına aktarılması
1. isim , isim , isim , isim , Sesleri, gürültüleri hafifletmek veya su kaçmasını engellemek için kulağın içine veya üzerine konulan araç
1. değer vermek, önemsemek
1. Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü.
1. Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü.
Ön Takı : (bir şeye)
1. merak edip dinlemek, işitmeye çalışmak
1. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın / Bir vatan kalbinin attığı yerdir
1. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın / Bir vatan kalbinin attığı yerdir
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Dış kulakla orta kulağı birbirine bağlayan zar, kulakdavulu
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kalbin üst bölümünde bulunan, sağdaki ana toplardamarlardan ve soldaki akciğer toplardamarlarından kanı alıp karıncıklara veren iki boşluğun adı
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kulak zarı
Telaffuz : kula'kdavulu