Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kovcu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dedikoducu


kovculuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dedikoduculuk


kovculuk etmek
Anlamı:

1. dedikodu etmek


kovdurabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovdurabilmek işi


kovdurabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kovdurma ihtimali veya imkânı bulunmak


kovdurma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovdurmak işi


kovdurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kovma işini yaptırmak


kovdurtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovdurtmak işi


kovdurtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kovdurma işini yaptırmak


kovlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovlamak işi


kovlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Dedikodu etmek


kovma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovmak işi

Örnek:

1. Türkçüler, terkipli lisanla beraber aruz veznini de millî edebiyatımızdan kovmaya karar verdiler.

1. Türkçüler, terkipli lisanla beraber aruz veznini de millî edebiyatımızdan kovmaya karar verdiler.


kovmak fiil

İlgili Kelimeler:

yelkovan

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek

Örnek:

1. Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi.

1. Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi.

2. Bir yerden sürüp çıkarmak, kovalamak

Örnek:

1. Sen kim oluyorsun da beni kendi yerimden kovuyorsun?

1. Sen kim oluyorsun da beni kendi yerimden kovuyorsun?

3. İşine son vermek, görevinden atmak, uzaklaştırmak

4. Varlığına son vermek, ortadan kaldırmak

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gözetmek

Örnek:

1. Sıra, saygı kovarak yetişmiş bütün efendiler, Türkiye'nin bütün Avrupa görmüşleri ona kızar, onu küçük düşürmeye çalışır.

1. Sıra, saygı kovarak yetişmiş bütün efendiler, Türkiye'nin bütün Avrupa görmüşleri ona kızar, onu küçük düşürmeye çalışır.


kovucuk
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkilerde, mantar tabakası üzerinde, sünger dokunun kalınlaşmadığı yerlerde oluşan ve bitkinin solunumuna yardım eden küçük delik, adese


kovuk

İlgili Kelimeler:

göğüs kovuğu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü

Örnek:

1. Arada sırada ben de sığınacak kovuk ararım.

1. Arada sırada ben de sığınacak kovuk ararım.


kovulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovulmak işi


kovulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kovma işine konu olmak veya kovma işi yapılmak

Örnek:

1. Evdekilerle boyuna çatışmaya başlamam yüzünden evden kovuldum.

1. Evdekilerle boyuna çatışmaya başlamam yüzünden evden kovuldum.


kovuluş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovulma işi


kovuntu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovulmuş kimse


kovuş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovma işi


kovuşturma
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Kovuşturmak işi, takibat, takip

Örnek:

1. Zimmet, ihtilas, irtikâp suçları hakkında açılan kovuşturmalar da bu arada durdurulacak mıdır?

1. Zimmet, ihtilas, irtikâp suçları hakkında açılan kovuşturmalar da bu arada durdurulacak mıdır?


kovuşturma açmak
Anlamı:

1. kovuşturma işlemine başlamak


kovuşturma yapmak
Anlamı:

1. kovuşturma işlemini yürütmek


kovuşturmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , hukuk , hukuk , -i , -i , hukuk , hukuk , Suçlu olduğu ileri sürülen biri için gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmak, takip etmek


koy
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Denizin, gölün küçük girintiler biçiminde karaya doğru sokulduğu bölümü

Örnek:

1. Sandalını Kaşık Adası'nın bir küçük koyuna çekti.

1. Sandalını Kaşık Adası'nın bir küçük koyuna çekti.