Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
köydeş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Aynı köyde oturan kimselerin birbirine göre her biri, köylü


koyduğum yerde otluyor
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , `benim öğrettiklerimle kalmış yeni hiçbir şey öğrenmemiş` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Sen de koyduğum yerde otluyorsun, bir şey bilmiyorsun.

1. Sen de koyduğum yerde otluyorsun, bir şey bilmiyorsun.


koydunsa bul
Anlamı:

1. arandığı hâlde bulunamayan şeyler veya bulunması gereken yerde bulunmayan kimseler için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Gündüz olsun gece olsun, iki dakikalık bir fırsat buldu mu Allah'a ısmarladık, sütnineyi koydunsa bul!

1. Gündüz olsun gece olsun, iki dakikalık bir fırsat buldu mu Allah'a ısmarladık, sütnineyi koydunsa bul!


koydurabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koydurabilmek işi


koydurabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Koydurma ihtimali veya imkânı bulunmak


koydurma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koydurmak işi


koydurmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Birinin bir şeyi bir yere koymasını sağlamak


koydurtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koydurtmak işi


koydurtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Koydurma işini yaptırmak


köygöçüren
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Üzeri zeytin yeşili veya kirli sarımsı yeşil renkli, sapı beyaz, üst kısmında derimsi bir halka ve dip kısmında belirgin çanakçık bulunan, meşe ve kayın ağaçlarının altında biten, en tehlikeli zehirli bir tür mantar, evcikkıran (Phalloides)


Telaffuz : kö'ygöçüren

koygun
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Dokunaklı, etkili, içli, acıklı


köyleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köyleşmek işi

2. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Köyden şehre nüfus göçü dolayısıyla kırsal alanlara özgü davranış ve tutumların şehirlerde görülmesi


köyleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Köy durumuna gelmek


köyleştirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köyleştirmek işi


köyleştirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Köy durumuna getirmek


köylü

İlgili Kelimeler:

köylü çorbası, köylü kentli, köylü kurnazlığı, karım köylü, karısı köylü, orman köylüsü

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Köyde yaşayan veya köyde doğmuş olan

2. isim , isim , isim , isim , Köydeş

Örnek:

1. Hasan benim köylümdür.

1. Hasan benim köylümdür.

3. isim , isim , isim , isim , Köy halkı

Örnek:

1. Köylüleri, özellikle onları çok iyi tanıyordu.

1. Köylüleri, özellikle onları çok iyi tanıyordu.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kaba, anlayışsız


köylü çorbası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavuk eti, pırasa, patates, kereviz, havuç ve şalgamın un ve yağ karışımına yedirilip bol suda pişirilmesiyle yapılan bir çorba türü


köylü kentli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Değişik yerleşim birimlerinden olan kimseler


köylü kurnazlığı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Kasaba kurnazlığı


köylük

İlgili Kelimeler:

köylük yer

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köy bulunan yer


köylük yer
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köy

Örnek:

1. Köylük yerlerde on on iki çocuklu babalar çok görülür.

1. Köylük yerlerde on on iki çocuklu babalar çok görülür.


köylülük

İlgili Kelimeler:

karısı köylülük

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köylü olma durumu

Örnek:

1. Köylülük, insan ile toprak arasında kurulan eski bir münasebet şeklidir.

1. Köylülük, insan ile toprak arasında kurulan eski bir münasebet şeklidir.

2. Köylülere özgü davranış


koyma

İlgili Kelimeler:

koyma akıl

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koymak işi


koyma akıl
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Denenmemiş, etkisi kısa süren, o an için ortaya atılmış bir öğüt türü

Örnek:

1. Atalarımızın çok güzel bir sözü vardır. Aklı ikiye ayırırlar: Koyma akıl, oyma akıl. Koyma akıl ancak kapıya kadar sürer. Oyma akıl ise bütün hayata siner, derler.

1. Atalarımızın çok güzel bir sözü vardır. Aklı ikiye ayırırlar: Koyma akıl, oyma akıl. Koyma akıl ancak kapıya kadar sürer. Oyma akıl ise bütün hayata siner, derler.


koymak fiil

İlgili Kelimeler:

dedikodu

Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek

Örnek:

1. Öteki elini doktorun omzuna koydu.

1. Öteki elini doktorun omzuna koydu.

2. Bir kimseyi işe yerleştirmek, birine iş sağlamak

Örnek:

1. Bu işe kimi koyacağız?

1. Bu işe kimi koyacağız?

3. Bırakmak

Örnek:

1. İçeri kimseyi koymuyorlar.

1. İçeri kimseyi koymuyorlar.

4. Katmak, eklemek

Örnek:

1. Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir.

1. Mal üstüne mal koymak için içi giden bir kişidir.

5. İmza, tarih, adres yazmak

6. Uyulması gereken kuralları belirlemek, ortaya çıkarmak

Örnek:

1. Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor.

1. Orduda yaşayan manevi kuvveti de meydana koyuyor.

7. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Etkilemek, dokunmak

Örnek:

1. Kendisinden yakışıklı ve ünlü olan bir adam için terk edilmiş olmak koyuyor olmalı ona.

1. Kendisinden yakışıklı ve ünlü olan bir adam için terk edilmiş olmak koyuyor olmalı ona.

8. Bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, ayırmak

Örnek:

1. Giderlerini iki ay içinde yerine koydu.

1. Giderlerini iki ay içinde yerine koydu.

9. Bırakmak, terk etmek