Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kova
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bataklıklarda yetişen bir tür saz, hasır otu


Kova
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Zodyak üzerinde Oğlak ile Balık arasında bulunan takımyıldızın adı


Özel: Evet

kova olmak
Anlamı:

1. argo , argo , argo , argo , çok gol yemek


kovabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovabilmek işi


kovabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kovma ihtimali veya imkânı bulunmak


kovalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovalamak işi

Örnek:

1. O kaçmalar, kovalamalar, kışkırtıcı hareketlerin hepsi onda da vardı.

1. O kaçmalar, kovalamalar, kışkırtıcı hareketlerin hepsi onda da vardı.


kovalamaca
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ebenin, yanına gizlice sokulup koluna vuranı kovalayıp yakalamaya çalışması biçiminde oynanan bir çocuk oyunu

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Arkasından koşma, peşinden gitme

Örnek:

1. Bu kovalamaca günlerce sürüp gitti.

1. Bu kovalamaca günlerce sürüp gitti.


kovalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kovmak

2. Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak

Örnek:

1. Kendilerini kovalayanlardan kurtulmalarına rağmen tehlike henüz geçmiş değildi.

1. Kendilerini kovalayanlardan kurtulmalarına rağmen tehlike henüz geçmiş değildi.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek

Örnek:

1. Olayların ardı arası kesilmez. Hepsi birbirini kovalar.

1. Olayların ardı arası kesilmez. Hepsi birbirini kovalar.

4. spor , spor , spor , spor , Yarışta, kaçmakta olan koşucu veya koşucuları yakalamaya çalışmak


kovalanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovalanma işi


kovalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovalanmak işi


kovalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kovalama işine konu olmak


kovalatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovalatmak işi


kovalatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kovalama işini yaptırmak


kovalayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovalayabilmek işi


kovalayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kovalama ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bir tasma boyu kovalayabildi minibüsü.

1. Bir tasma boyu kovalayabildi minibüsü.


kovalayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovalama işi


kovalık
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sazlık yer

Örnek:

1. Ne bileyim, biri geçerken tarlanın önünden, burası gendi, kovalıktı, su basardı, Selim açtı, Selim adam etti bu tarlayı desin arkamdan.

1. Ne bileyim, biri geçerken tarlanın önünden, burası gendi, kovalıktı, su basardı, Selim açtı, Selim adam etti bu tarlayı desin arkamdan.


kovan

İlgili Kelimeler:

kovan anahtar, kovan otu, kara kovan, Arıkovanı, arı kovanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Fişeğin kapsül, barut ve kurşun taşıyan yuva bölümü, kapçık

Örnek:

1. İşte, etrafa yayılan top kovanları, kırık tüfekler, fişek yığınları...

1. İşte, etrafa yayılan top kovanları, kırık tüfekler, fişek yığınları...

2. Çoğunlukla toprak veya tahtadan yapılan arı barınağı

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yayık


kovan anahtar
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Altı ve sekiz köşe cıvataları sıkmak ve sökmek için kullanılan anahtar


kovan otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Oğul otu


Kovancılar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : kova'ncılar

kovanlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arılık (II)


kovboy
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Amerika'da sığır çobanı

Örnek:

1. Kovboy bozuntusu yahut gangster torunu birkaç sivri akıllıdır onlar.

1. Kovboy bozuntusu yahut gangster torunu birkaç sivri akıllıdır onlar.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gangsterliğe özenen kimse


Lisan : Fransızca cow-boy

Telaffuz : ko'vboy

kovboyculuk
Anlamı:

1. Çocukların kendilerini kovboya benzeterek oynadığı bir oyun

Örnek:

1. Çocuklar sokaklarda koyboyculuk oynar.

1. Çocuklar sokaklarda koyboyculuk oynar.


kovboyluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kovboy olma durumu