92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde kola bulunan
2. Kolalanmış
1. Artık cübbenin altına kolalı gömlek giyiyor.
1. Artık cübbenin altına kolalı gömlek giyiyor.
kolan balığı
1. isim , isim , isim , isim , At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer
1. Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı.
1. Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı.
2. Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Mersin balığı (Acipenser sturio)
1. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , kayığı karadan halatla çekmek, yedekçilik etmek
1. Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki?
1. Bana bak, Ali Çavuş, biz kimseyi soymuyoruz. Onlar kolan çekiyorlar, kolan çekmek nedir be? Dans etmekten farkı ne ki?
1. salıncakta hızlanmak için ayakta durup vücudu doğrultarak ileriye atılırcasına hareket etmek
1. Bu salıncağın dibindeki tahtaya iki kız çıkmışlar, hafif hafif kolan vuruyorlardı.
1. Bu salıncağın dibindeki tahtaya iki kız çıkmışlar, hafif hafif kolan vuruyorlardı.
2. hayvanın eyer veya semerini kolana bağlamak
kolay kolay, dile kolay
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sıkıntı çekmeden, yorulmadan yapılabilen, emeksiz, zahmetsiz, güç(II) ve zor karşıtı
1. Cebimde mevcut paradan bu kadar bir şey buna tahsis etmek pek kolaydı.
1. Cebimde mevcut paradan bu kadar bir şey buna tahsis etmek pek kolaydı.
2. isim , isim , isim , isim , Kolaylık
1. İşin kolayını buldum.
1. İşin kolayını buldum.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Kolayca, sıkıntısız bir biçimde, basitçe
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kolayca
1. O kusursuz şiirler öyle kolay kolay yazılmıyor.
1. O kusursuz şiirler öyle kolay kolay yazılmıyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Oldukça kolay
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (kola'yca) Kolaylıkla, sıkıntı çekmeden
1. Takvimin kapak yaprağını ve günlük yapraklarını kolayca çevirdim.
1. Takvimin kapak yaprağını ve günlük yapraklarını kolayca çevirdim.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok kolay
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (kola'ycacık) Çok kolay bir biçimde
1. Kapının sarı tokmağını avuçlayıp çeviriyor, kolaycacık açılıyor kapı.
1. Kapının sarı tokmağını avuçlayıp çeviriyor, kolaycacık açılıyor kapı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bir işi yaparken kolay ve kestirme yolu seçen (kimse)
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kolay olarak, kolaylıkla
1. Kolayına değişmiyor bu dünyada hiçbir şey.
1. Kolayına değişmiyor bu dünyada hiçbir şey.
Telaffuz : kolayı'na
1. bir işin herhangi bir biçimde yapılmasını daha kolay bulmak
Ön Takı : (herhangi bir biçim)