Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kol kemiği
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kolun omuz başından dirseğe kadar olan bölümündeki tek ve uzun kemik, pazı kemiği, karaca kemiği


kol kola
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yan yana ve kollarını birbirine geçirerek

Örnek:

1. İkisi de yalpada, kol kola tutunmasalar yere yıkılacaklar.

1. İkisi de yalpada, kol kola tutunmasalar yere yıkılacaklar.


kol nizamı
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Mangaların yan yana veya arka arkaya dizilişinde kişiler arasında bir kol boyu mesafe bırakılması durumu


kol saati
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bileğe takılan saat, bilek saati


kol uzatmak
Anlamı:

1. yayılmak, ulaşmak


kol vermek
Anlamı:

1. destek olmak


kol vurmak
Anlamı:

1. dolaşmak


kola
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gömlek, örtü vb. şeyleri kolalamakta kullanılan özel nişasta

2. Kâğıt veya bez yapıştırmakta kullanılan kaynatılmış nişasta bulamacı

3. Kolalama

Örnek:

1. Zaten bu devirde kola, ütü bir evin baş işlerindendir.

1. Zaten bu devirde kola, ütü bir evin baş işlerindendir.


Lisan : İtalyanca colla

Telaffuz : ko'la

kola

İlgili Kelimeler:

kola cevizi

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kolagillerden, Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen ve kola cevizi adıyla anılan, çekirdekleri kahveden daha uyarıcı olan bazı içeceklerde ve hekimlikte kullanılan bir bitki (Cola acuminata)

2. Bu bitkinin yaprağından çıkarılan kokulu bir maddeyle kokulandırılan ve içine şeker, karbonat katılarak yapılan içecek


Lisan : İngilizce cola

Telaffuz : ko'la

kola cevizi
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kola bitkisinin sert kabuklu meyvesi


kola çıkma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kamu düzenini korumak için, kolluk kuvvetlerinin şehir çevresinde atla dolaşması


kola çıkmak
Anlamı:

1. hırsız, polis vb. faaliyete geçmek, işe başlamak

Örnek:

1. Polis düdükleriyle yeniden fırladım. Meğer hırsızlar kola çıkmış.

1. Polis düdükleriyle yeniden fırladım. Meğer hırsızlar kola çıkmış.


kolaçan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir amaçla çevreyi dolaşıp pek belli etmeksizin gözden geçirme


kolaçan etmek
Anlamı:

1. çevrede olup biteni anlamak amacıyla dolaşmak

Örnek:

1. Çevremizi bir kolaçan edelim hele, nerede olduğumuzu iyice anlayalım.

1. Çevremizi bir kolaçan edelim hele, nerede olduğumuzu iyice anlayalım.

2. bir şeye öğrenmek amacıyla kısaca bakmak, göz atmak

Örnek:

1. Etrafı kolaçan ederken yapmaya kalkıştığım işin saçmalığı canımı sıktı.

1. Etrafı kolaçan ederken yapmaya kalkıştığım işin saçmalığı canımı sıktı.


kolacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giysi, örtü, çarşaf vb.ni yıkayarak kolalayan ve ütüleyen kimse

Örnek:

1. Adam sen de! Çamaşırları toplar, kolacıya yollarım, hem yıkar hem de ütüler.

1. Adam sen de! Çamaşırları toplar, kolacıya yollarım, hem yıkar hem de ütüler.

2. Bu işlerin yapıldığı yer


kolacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kola (II) seven kimse

2. Kola (II) satan kimse


kolacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kolacının işi veya mesleği


kolağası
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe

Örnek:

1. Karşı taraftan konuşanın kolağası Mustafa Kemal oluşu hepsini çileden çıkarır.

1. Karşı taraftan konuşanın kolağası Mustafa Kemal oluşu hepsini çileden çıkarır.


Telaffuz : ko'lağası

kolagiller
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, büyük ve küçük kola ağaçları gibi birçok türü içine alan bir bitki familyası


kolaj
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kesyap

Örnek:

1. Günümüz kolaj ustalarından.

1. Günümüz kolaj ustalarından.


Lisan : Fransızca collage

Telaffuz : l ince okunur

kolajen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hareket sisteminin yapı taşlarını, özellikle kemik, lif ve eklemleri oluşturan protein


Lisan : Fransızca collagéne

Telaffuz : l ince okunur

kolalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kolalamak işi


kolalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gömlek, örtü vb. şeyleri, sert ve parlak olması için kolalı suya batırıp ütülemek

Örnek:

1. Yaşmak kolalamak ve ütülemek kolay işlerden değildir.

1. Yaşmak kolalamak ve ütülemek kolay işlerden değildir.


kolalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kolalanmak işi


kolalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kolalama işi yapılmak veya kolalama işine konu olmak