92406 kayıt bulundu.
1. -den , -den , -den , -den , Kıvanç duymak, övünmek
1. Fallardan kıvançlanıyor mu yoksa değil mi, hiç belli etmiyordu.
1. Fallardan kıvançlanıyor mu yoksa değil mi, hiç belli etmiyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Övünç duyan, iftihar eden
2. Övünç veren, iftihar edilecek
1. Teşrifiniz, bizler için kıvançlı bir olay olacaktır.
1. Teşrifiniz, bizler için kıvançlı bir olay olacaktır.
3. Sevinç duyan, mutlu
1. -e , -e , -le , -le , -e , -e , -le , -le , Övünülecek bir olaydan dolayı sevinmek, iftihar etmek, memnun olmak
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kivigillerden, Yeni Zelanda'da yaşayan, kanatları küt olduğu için uçamayan, bacakları güçlü bir kuş, apteriks (Apteryx australis)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kahverengi tüylü kabuğu soyularak yenen yeşil renkli, sulu, C vitamini bakımından zengin meyve
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Omurgalı hayvanlardan kuşlar sınıfına giren bir familya
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Topluca hareket edip kaynaşarak
1. Bu durumu çözemiyorum, içimdeki kıvıl kıvıl kurtlar capcanlı duruyor.
1. Bu durumu çözemiyorum, içimdeki kıvıl kıvıl kurtlar capcanlı duruyor.
1. isim , isim , isim , isim , Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare
1. Eşeledik külleri, kıvılcımlar parladı.
1. Eşeledik külleri, kıvılcımlar parladı.
2. Demir, taş vb. maddelerin güçlü çarpışmasından sıçrayan ateş durumundaki parçacıkları
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Harekete geçiren etken
1. Beyninde çakan şimşeğin kıvılcımları hemen ağzından saçılır.
1. Beyninde çakan şimşeğin kıvılcımları hemen ağzından saçılır.
4. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Güneş yüzeyinde düzensiz aralıklarla görülen parlama
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kıvılcım saçarak yanmak, kıvılcımlı duruma gelmek
1. Babaevinde, lisede kıvılcımlanmış sonra da hâlâ sönmemiş kitap okuma aşkım...
1. Babaevinde, lisede kıvılcımlanmış sonra da hâlâ sönmemiş kitap okuma aşkım...
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kıvılcımı olan, kıvılcım saçan
1. Kabarık göğsündeki parlak kıvılcımlı tüyleri, altından bir zırh gibiydi.
1. Kabarık göğsündeki parlak kıvılcımlı tüyleri, altından bir zırh gibiydi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Büklümleri olan, kıvrımlı
1. Kız gür, kıvır kıvır saçlarının süslediği başını kaldırdı.
1. Kız gür, kıvır kıvır saçlarının süslediği başını kaldırdı.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Kıvrılmış durumda sürekli hareket ederek
1. isim , isim , isim , isim , Önemsiz, değersiz, derme çatma şey
1. Gezilere çıkanlar kürkler, bir yığın kıvır zıvır, gösterişli giysiler getirerek geçerler gümrükten.
1. Gezilere çıkanlar kürkler, bir yığın kıvır zıvır, gösterişli giysiler getirerek geçerler gümrükten.
2. Önemsiz ayrıntı
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gereksiz
1. -i , -i , -i , -i , Kıvırma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Âdemoğullarının en güçlükle kıvırabildikleri işlerden biri de verdikleri sözde durmaktır.
1. Âdemoğullarının en güçlükle kıvırabildikleri işlerden biri de verdikleri sözde durmaktır.
2. Kıvırma becerisi bulunmak
kıvırcık koyun, kıvırcık marul
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Küçük küçük kıvrımları olan
1. Amcam ise kıvırcık saçlı, biraz daha uzun, sağlam ve kalınca yapılı, yüz çizgileri çok güzel bir gençti.
1. Amcam ise kıvırcık saçlı, biraz daha uzun, sağlam ve kalınca yapılı, yüz çizgileri çok güzel bir gençti.
2. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kıvırcık marul
3. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Genellikle Trakya ve Marmara'da yetiştirilen, beyaz tüylü, ince kuyruklu bir tür koyun, kıvırcık koyun
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kıvırcık
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yaprakları kıvırcık bir tür marul, kıvırcık