Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kıskanabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Kıskanma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Kıskanabileceği kadınların varlığını göğüsleyemeyecek kadar naif biri değildi.

1. Kıskanabileceği kadınların varlığını göğüsleyemeyecek kadar naif biri değildi.


kıskanç
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kıskanma huyunda olan (kimse), günücü, haset, hasetçi, hasetli, hasut

Örnek:

1. İlk tanıştığımız günlerde ben kıskanç ve fenaydım.

1. İlk tanıştığımız günlerde ben kıskanç ve fenaydım.


kıskançlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum, günücülük, hasetçilik, hasetlik, hasutluk

Örnek:

1. Biraz sonra hiddet, birikmiş kin, kıskançlık birdenbire infilak etti.

1. Biraz sonra hiddet, birikmiş kin, kıskançlık birdenbire infilak etti.


kıskançlık etmek
Anlamı:

1. kıskanmak


kıskandırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıskandırabilmek işi


kıskandırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kıskandırma ihtimali veya imkânı bulunmak


kıskandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıskandırmak işi


kıskandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kıskanmasına yol açmak

Örnek:

1. Onların masum sevinçleri öteki miniminileri de hazin hazin kıskandırmıştı.

1. Onların masum sevinçleri öteki miniminileri de hazin hazin kıskandırmıştı.


kıskanılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıskanılmak işi


kıskanılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , nesnesiz , nesnesiz , -den , -den , Kıskanma işi yapılmak veya kıskanma işine konu olmak


kıskanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıskanma işi


kıskanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıskanmak işi, hasetlenme


kıskanmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Sevgide veya kendisiyle ilişkili şeylerde bir başkasının ortaklığına, üstün durumda görünmesine dayanamamak

Örnek:

1. Mühür gözlüm seni elden / Sakınırım, kıskanırım

1. Mühür gözlüm seni elden / Sakınırım, kıskanırım

2. -i , -i , -i , -i , Herhangi bir bakımdan kendinden üstün gördüğü birinin bu üstünlüğünden acı duymak, günülemek, hasetlenmek, haset etmek

3. Esirgemek, çok görmek

Örnek:

1. Benden bir dilim ekmeği kıskanırdı.

1. Benden bir dilim ekmeği kıskanırdı.

4. -i , -i , -i , -i , Bir şeye, en küçük saygısızlık gösterilmesine bile dayanamamak

Örnek:

1. Her Türk, yurdunu kıskanır.

1. Her Türk, yurdunu kıskanır.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yerinde olmayı istemek, imrenmek


kıskı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Türlü maksatlarla iki şeyin arasına sokuşturulan, kıstırılan parça, kama, takoz


kışkırtabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışkırtabilmek işi


kışkırtabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kışkırtma ihtimali veya imkânı bulunmak


kışkırtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışkırtma, tahrik

Örnek:

1. Çünkü onlar, toplumun genel kültür düzeyine yatkın bir kışkırtıdan yana görünmüyorlar.

1. Çünkü onlar, toplumun genel kültür düzeyine yatkın bir kışkırtıdan yana görünmüyorlar.


kışkırtıcı

İlgili Kelimeler:

kışkırtıcı ajan

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kışkırtma işini yapan, muharrik

Örnek:

1. O kaçmalar, kovalamalar, kışkırtıcı hareketlerin hepsi onda da vardı.

1. O kaçmalar, kovalamalar, kışkırtıcı hareketlerin hepsi onda da vardı.

2. İnsanı bir şey yapmaya heveslendiren


kışkırtıcı ajan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsanları, bazı suçları işlemeye sürüklemekle görevli kimse


kışkırtıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışkırtıcı olma durumu, muharriklik


kışkırtılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kışkırtılmış


kışkırtılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışkırtılmak işi


kışkırtılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kışkırtma işi yapılmak

Örnek:

1. Kışkırtılmış istekleri boşaltacak yer arayan hayalleriyle hiç tanımadıkları dünyalara uçuyorlardı.

1. Kışkırtılmış istekleri boşaltacak yer arayan hayalleriyle hiç tanımadıkları dünyalara uçuyorlardı.


kışkırtış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışkırtma işi


kışkırtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kışkırtmak işi, tahrik

2. Herhangi bir kişiye, gruba, kuruluşa veya devlete karşı girişilen ve onları sonradan ağır sonuçlar verecek bir karşı eylemde bulunmaya zorlayan, önceden tasarlanmış girişim, kışkırtı, provokasyon