Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Kıptilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıpti olma durumu


Özel: Evet

kir

İlgili Kelimeler:

kir pas, el kiri, etek kiri, yüz kiri

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir şeyin veya vücudun üzerinde oluşan, biriken pislik, pasak

Örnek:

1. Yanaklarında yer yer kirle karışmış gözyaşı var.

1. Yanaklarında yer yer kirle karışmış gözyaşı var.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Utanılacak durum, leke, şaibe


kır

İlgili Kelimeler:

gök kır, koyu kır, bakla kırı, demir kırı, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk

Örnek:

1. Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü.

1. Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan

Örnek:

1. Kır sakal. Kır at.

1. Kır sakal. Kır at.


kır

İlgili Kelimeler:

kır bekçisi, kır çiçeği, kır eğlencesi, kır gerillası, kır gülü, kır kahvesi, kır serdarı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır

Örnek:

1. Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu.

1. Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu.


kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
Anlamı:

1. `kişi arkadaşlık ettiği kimseden etkilenir` anlamında kullanılan bir söz


kır bekçisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırların ve ovaların güvenliğiyle görevli kimse


kır çiçeği
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kırlarda kendiliğinden yetişen çiçek


kır eğlencesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırda yapılan eğlence

Örnek:

1. Ahbapları onu bir kır eğlencesine davet etmişler.

1. Ahbapları onu bir kır eğlencesine davet etmişler.


kır gerillası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dağlarda, köy ve kasabalarda eylem yapan çete


kir götürmek
Anlamı:

1. bir şey çok kirli olmak


Ön Takı : (bir şeyi)

kir götürmek
Anlamı:

1. kirini belli etmeyecek bir renkte olmak


Ön Takı : (bir şey)

kır gülü
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çorak bölgelerde biten ve gün gülüne benzeyen bir tür çiçek (Fumana)


kır kahvesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırda bulunan, çoğunlukla küçük kahve

Örnek:

1. Bir kır kahvesinde oturup geç saatlere kadar konuşmuşlar.

1. Bir kır kahvesinde oturup geç saatlere kadar konuşmuşlar.


kir pas
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kir


kır serdarı
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kırlarda eşkıyanın ardına düşüp yolların güvenliğini sağlamakla görevlilerin başı

Örnek:

1. Şu uşak kılıklı herife dikkatli bakın, diyordu. Nedir o kat kat ense, kır serdarı gibi bıyıklar?

1. Şu uşak kılıklı herife dikkatli bakın, diyordu. Nedir o kat kat ense, kır serdarı gibi bıyıklar?


kir tutmak
Anlamı:

1. kirini hemen belli edecek bir renkte olmak, çok kirlenmek


Ön Takı : (bir şey)

kira

İlgili Kelimeler:

kira arabası, kira bedeli, kira kontratı, kira sözleşmesi, ayak kirası, diş kirası, maden kirası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir konutun, bir mülkün veya taşıt gibi herhangi bir şeyin belli bir bedel karşılığında, bir süre için sahibi tarafından başkasına verilmesi, icar

Örnek:

1. Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye.

1. Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye.

2. Bu biçimde tutulan bir şey için karşılık olarak ödenen para

Örnek:

1. Kira ile aldım, zaten bu yüzden de geciktim ya!

1. Kira ile aldım, zaten bu yüzden de geciktim ya!

3. Bu biçimde tutulan taşınmaz

Örnek:

1. O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken...

1. O zamana kadar kira köşelerinde sürünmekten bir tat, bin feryat, türlü sıkıntılara giriftar olmuşken...


Lisan : Arapça kirāʾ

Telaffuz : kira:

kira arabası
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kiralık kullanılan araba, taksi vb

Örnek:

1. Nihayet ışıklı bir caddeye çıkınca ilk rastladığım kira arabasına bindim.

1. Nihayet ışıklı bir caddeye çıkınca ilk rastladığım kira arabasına bindim.


kira bedeli
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiralanan mal için ödenen karşılık


kira kontratı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kira sözleşmesi


kira sözleşmesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiralama işinde karşılıklı yükümlülükleri belirten resmî belge, kira kontratı


kıraat

İlgili Kelimeler:

kıraathane

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Okuma

Örnek:

1. Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu.

1. Orada da bu gece kıraatleri devam ediyordu.

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okuma


Lisan : Arapça ḳirāʾat

Telaffuz : kıra:at

kıraat etmek
Anlamı:

1. Kur'an'ı belli kural ve işaretlere göre okumak

2. okumak

Örnek:

1. Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur.

1. Olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur.


kıraathane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kahve, kahvehane

Örnek:

1. Burasını otel mi zannettin, kıraathane mi?

1. Burasını otel mi zannettin, kıraathane mi?

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Müşterilerinin okumaları için gazete, dergi ve kitap bulunduran geniş, temiz ve iyi döşenmiş kahvehane


Lisan : Arapça ḳirāʾat + Farsça ḫāne

Telaffuz : kıra:atha:ne

kıraathaneci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıraathane işleten kimse