Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kıraathanecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıraathanecinin yaptığı iş


kırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kırabilmek işi


kırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kırma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Bu yüzden dakikalar boyunca kapıyı kırabilecekleri bir kütük aradılar ama bulamadılar.

1. Bu yüzden dakikalar boyunca kapıyı kırabilecekleri bir kütük aradılar ama bulamadılar.

2. Kırmaya gücü yetmek


kıraç
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak)


kıracak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nalbantların atın tırnağını kesmek için kullandıkları keskin demir alet


kiracı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi, bir yeri kira ile tutan kimse, müstecir

Örnek:

1. Biz bu evde kiracıyız.

1. Biz bu evde kiracıyız.


kiracılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiracı olma durumu


kıraçlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıraçlaşmak işi


kıraçlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kıraç duruma gelmek, verimsizleşmek


kıraçlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıraç yer

Örnek:

1. O bölge kıraçlıktır.

1. O bölge kıraçlıktır.


kirada olmak
Anlamı:

1. kira karşılığında verilmiş olmak


kirada oturmak
Anlamı:

1. kira ile tutulmuş bir yerde yaşamak

Örnek:

1. Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz.

1. Biz Kudüs'te kirada oturuyoruz.


kırağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Su buğusunun soğuk havalarda, yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince tabaka

Örnek:

1. Sedef parçasını hemen aşağıya düşecek bir kırağı damlası gibi parlatıyordu.

1. Sedef parçasını hemen aşağıya düşecek bir kırağı damlası gibi parlatıyordu.


kırağı çalmak (veya vurmak)
Anlamı:

1. kırağı, dondurup bozmak


kırağı düşmek (veya yağmak)
Anlamı:

1. kırağı oluşmak


kırağılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kırağısı olan

Örnek:

1. İşte niyetim o vergili, kırağılı, o tohumu çürüklü topraktan çok, denizle uğraşmak.

1. İşte niyetim o vergili, kırağılı, o tohumu çürüklü topraktan çok, denizle uğraşmak.


kiralama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiralamak işi

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Bir taşınır veya taşınmazın kullanım hakkının belli bir süre için ve belli bir kira karşılığında kiracıya verilmesi

3. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Anlaşmaya göre kira süresinin bitiminde mülkiyetin kiracıda bırakılabilmesi durumu


kiralamak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kiraya vermek

Örnek:

1. Evi ona kiraladım.

1. Evi ona kiraladım.

2. -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , -i , -i , nesnesiz , nesnesiz , Kira ile tutmak

Örnek:

1. Oturduğunuz evin alt katını bir terzi kiralamıştı.

1. Oturduğunuz evin alt katını bir terzi kiralamıştı.

3. -i , -i , -i , -i , Birini belli bir ücretle belirli bir süre çalıştırmak

Örnek:

1. Haydutların reisiyle anlaşıp üç adamını bir ay süreyle kiraladı.

1. Haydutların reisiyle anlaşıp üç adamını bir ay süreyle kiraladı.


kiralanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiralanmak işi


kiralanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kiraya verilmek

2. Kira ile tutulmak

Örnek:

1. Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu.

1. Ömer Abit Hanı'nda bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu.


kiralatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiralatmak işi


kiralatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kiralama işini yaptırmak


kiralayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kiralayabilmek işi


kiralayabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Kiralama ihtimali veya imkânı bulunmak


kiralı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kiralanmış olan