92406 kayıt bulundu.
dilek kipi, emir kipi, gelecek zaman kipi, gereklik kipi, haber kipi, şart kipi, bildirme kipi, isteme kipleri
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Fiillerde belirli bir zamanla birlikte konuşanın, dinleyenin ve hakkında konuşulanın, teklik veya çokluk olarak belirtilmiş biçimi, sıyga
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Değişebilen, geçici nitelik, san karşıtı
1. Bir maddenin biçimi bir kiptir, ağırlığı ise sanlarından biridir.
1. Bir maddenin biçimi bir kiptir, ağırlığı ise sanlarından biridir.
3. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Uygun, tıpatıp gelen
4. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Sağlam, dayanıklı
5. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Örnek, kalıp
1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , tıpatıp, uygun gelmek
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , XI-XV. yüzyıllarda, Hazar ve Karadeniz'in kuzeyindeki bozkırlarda, Mısır ve Suriye'de yaşamış bir Türk boyu, Kuman
2. Günümüzde Kırım Tatarcası, Kazakça, Karaçay Malkarca vb. lehçeleri konuşan gruba verilen genel ad
Özel: Evet
Telaffuz : kı'pçağı
1. isim , isim , isim , isim , Kıpçak Türkçesi, Kumanca
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu Türkçeyle yazılmış olan
Özel: Evet
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Hızla bükülen kalçanın sert ve birden gerilişiyle, vücudun yatıştan ayaküstü duruşa veya asılmadan dayanmaya geçmesi
Lisan : Almanca Kippe
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok hareketli, hamarat
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Yerinde duramayarak, sürekli ve aralıksız kımıldayarak
1. Kıpır kıpır kıpırdanmak.
1. Kıpır kıpır kıpırdanmak.
1. isim , isim , isim , isim , Kıpırdak olma durumu
1. Bu, formunda kalabilmesi ve fikrinin kıpırdaklığı için lazımdı.
1. Bu, formunda kalabilmesi ve fikrinin kıpırdaklığı için lazımdı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kımıldamak, sürekli ve hafifçe oynamak, kıpırdanmak
1. Kıpırdamadan, nefes almadan apartmanı tarassut ediyordu.
1. Kıpırdamadan, nefes almadan apartmanı tarassut ediyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Kıpırdanmak işi
1. Kaymakam, boynunda havlu, kapı önüne çıkınca kadının gövdesinde hafif bir kıpırdanma oldu.
1. Kaymakam, boynunda havlu, kapı önüne çıkınca kadının gövdesinde hafif bir kıpırdanma oldu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kıpırdamak
1. Ceviz ağacının bir dalına bağlanmış salıncak, hafif hafif kıpırdanıyordu.
1. Ceviz ağacının bir dalına bağlanmış salıncak, hafif hafif kıpırdanıyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kımıldamak, kıpır kıpır etmek
1. Gözlerimin önünde hayaller kıpırdaştı.
1. Gözlerimin önünde hayaller kıpırdaştı.
1. -i , -i , -i , -i , Kıpırdatma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Kıpırdatmaya gücü yetmek