92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Doğruluğundan kuşkulanılmayan bilgi
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Değişmez olarak tespit edilmiş, pazarlık edilmeyen fiyat, maktu fiyat
1. isim , isim , isim , isim , Belli bir düzeyi, puanı tutturan ve belirlenen şartları yerine getiren adaylar için yapılan kayıt
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kesinlikle
1. Evine yaklaşırken içinden, Firuzan'ın kesinkes orada olacağını biliyordu.
1. Evine yaklaşırken içinden, Firuzan'ın kesinkes orada olacağını biliyordu.
Telaffuz : kesi'nkes
1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi kesinleştirmek
1. Böyle bir borcun varlığını kesinlemekse, bir yazarın değişik yapıtları arasında belirli bir bağıntının varlığını kesinlemek anlamına gelir.
1. Böyle bir borcun varlığını kesinlemekse, bir yazarın değişik yapıtları arasında belirli bir bağıntının varlığını kesinlemek anlamına gelir.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kesin bir durum almak, katileşmek
1. Burada kalmamız kesinleşti.
1. Burada kalmamız kesinleşti.
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Değişme olanağı olmadan yürürlüğe girmek
1. isim , isim , isim , isim , Kesin olma durumu, katiyet
1. Bu sözde kesinlik yok.
1. Bu sözde kesinlik yok.
2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Bir bilginin, bir kanaatin şüpheye düşmeden onaylanması durumu
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kesin bir biçimde, kesin, kesin olarak, kesinkes, yüzde yüz, her hâlde, her hâlükârda, mutlak, mutlaka, katiyen, banko
1. Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi.
1. Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi.
Telaffuz : kesinli'kle
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Kesme işi yapılmak
ön kesinti
1. isim , isim , isim , isim , Kesilen parça, kırpıntı
1. Gerçi çeviri kitaplarda, çevirilerin özensizliği, kesintiler hoş görülecek gibi değil.
1. Gerçi çeviri kitaplarda, çevirilerin özensizliği, kesintiler hoş görülecek gibi değil.
2. Bir işin bir süre için durması, inkıta
1. İşimiz hiçbir kesintiye uğramadan yürüyor.
1. İşimiz hiçbir kesintiye uğramadan yürüyor.
3. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Ödenen bir paradan herhangi bir sebeple kesilen bölüm
1. Bu ücretin hiçbir kesintisi yoktur.
1. Bu ücretin hiçbir kesintisi yoktur.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ara verilerek yapılan
2. Kesintisi olan (para)
1. Kesintili ücret.
1. Kesintili ücret.
kesintisiz güç kaynağı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aralıksız
1. Kesintisiz kahkahalarla gülmekte, sevinçten oynamaktadır.
1. Kesintisiz kahkahalarla gülmekte, sevinçten oynamaktadır.
2. Hiçbir vergi kesilmeden verilen (para)
1. isim , isim , isim , isim , Bilgisayarda elektrik kesildiğinde devreye giren, bilgisayar ile ona bağlı donanımlara belirli bir süre güç sağlayan araç