92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Geri çevirmek, iade etmek
2. -den , -den , -den , -den , İş yapmaktan kaçmak
1. Toplum içinde kapısının önünü süpürmekten kaytaranlar dünyanın her yerinde çoklukta.
1. Toplum içinde kapısının önünü süpürmekten kaytaranlar dünyanın her yerinde çoklukta.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Cami hademesi
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse
Lisan : Arapça ḳayyim
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Alman kralı
1. Eskiden kayzerlerin taç giyme töreni Frankfurt'ta yapılırdı.
1. Eskiden kayzerlerin taç giyme töreni Frankfurt'ta yapılırdı.
Lisan : Almanca Kaiser
kaz adımı, kazayağı, kazboku, kaz kafalı, kazkanadı, kaz tüyü, deniz kazı, yaban kazı
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Perde ayaklılardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada yaşayan, uçan, yabani veya evcil kuş (Anser)
1. Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar.
1. Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar.
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Budala
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Dizi kırmaksızın ve ayağı sert bir biçimde yere basarak yürüme biçimi
1. `büyük çıkarlar beklenen durumlarda küçük fedakârlıklar yapılmalıdır` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Anlayışsız, kavrayışsız, kafasız (kimse)
1. isim , isim , isim , isim , Kazdan elde edilen, yorgan ve yastık doldurmaya yarayan veya giysi yapımında kullanılan tüy
kaza dairesi, kaza kurşunu, ferdî kaza sigortası, görünmez kaza, zincirleme kaza, iş kazası, tren kazası
1. isim , isim , isim , isim , İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması
2. İlçe, kaymakamlık
1. Muharebe, bütün yollarda, kazalarda, her yerde âdeta neşe veren bir tesir hasıl etmişti.
1. Muharebe, bütün yollarda, kazalarda, her yerde âdeta neşe veren bir tesir hasıl etmişti.
3. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Vaktinde kılınmayan namazı veya tutulmayan orucu sonradan yerine getirme
4. eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , eskimiş , eskimiş , hukuk , hukuk , Yargı
5. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kadılık görevi
Lisan : Arapça ḳażāʾ
Telaffuz : kaza:
1. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , vaktinde kılınmayan namazı, tutulmayan orucu dinî kurallara uygun olarak sonradan yerine getirmek
1. `kaza, beklenmedik zamanda, ansızın olur` anlamında kullanılan bir söz
1. kazara
1. Yalnız ortada tef çalan, bunların arasına kaza ile düşmüş gibi.
1. Yalnız ortada tef çalan, bunların arasına kaza ile düşmüş gibi.
kaza kırım ekibi
1. isim , isim , isim , isim , Uçak kazalarının nedenini, nasıl geliştiğini, ortaya çıkan hasarı karakutular incelenmeden önce ayrıntılı bir biçimde araştırma
1. isim , isim , isim , isim , Uçak kazalarının nedenini, nasıl geliştiğini, ortaya çıkan hasarı karakutular incelenmeden önce ayrıntılı bir biçimde araştıran, bağımsız kurul
1. isim , isim , isim , isim , Yanlışlıkla gelen mermi
1. Bir kaza kurşunu ile yahut bombardımanda ölebilirdi.
1. Bir kaza kurşunu ile yahut bombardımanda ölebilirdi.
1. -i , -i , -i , -i , Kazma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Çünkü kazma sesleri kaledekiler tarafından duyulabilir ve bu kez onlar, kendilerini bulmak için bir karşı lağım kazabilirlerdi.
1. Çünkü kazma sesleri kaledekiler tarafından duyulabilir ve bu kez onlar, kendilerini bulmak için bir karşı lağım kazabilirlerdi.
2. Kazmaya gücü yetmek
3. Kazma becerisi bulunmak
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Kazara
Lisan : Arapça ḳażāʾen
Telaffuz : kaza:en
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı