92406 kayıt bulundu.
balıkçı kazağı
1. isim , isim , isim , isim , Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi
1. Kazak ördüm ağladım / İlmek ilmek bağladım
1. Kazak ördüm ağladım / İlmek ilmek bağladım
2. Jokeylerin giydiği, göz alıcı renklerde bir ceket türü
Lisan : Fransızca casaque
Kazak çömelmesi
1. isim , isim , isim , isim , Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk veya bu halktan olan kimse
2. Güney Rusya'da yaşayan Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse
Özel: Evet
Telaffuz : ka'zağı
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Bir bacak üzerinde çömelip dizi iyice bükerken, öteki bacağı önde tutma biçiminde yapılan bir güç alıştırması
1. isim , isim , isim , isim , Kazak Türkçesi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu Türkçeyle yazılmış olan
Özel: Evet
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kazaya yol açan, sakıncalı, tehlikeli
2. Kaza geçirmiş olan
1. Kazalı otomobil.
1. Kazalı otomobil.
3. İlçesi olan
1. Üç kazalı bir il.
1. Üç kazalı bir il.
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Obüslerden, bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış siper
Lisan : Fransızca casemate
kazan dairesi, kazandibi, kazan kebabı, kazan taşı, banyo kazanı, boyama kazanı, buhar kazanı, cadı kazanı, çamaşır kazanı, kalorifer kazanı
1. isim , isim , isim , isim , Çok miktarda yemek pişirmeye veya bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap
1. Koca bir kazan patates kaynattık.
1. Koca bir kazan patates kaynattık.
2. Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap
1. Kazan patladı.
1. Kazan patladı.
1. `bir yeri etraflıca (dolaşmak, aramak)` anlamında kullanılan bir söz
1. İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım.
1. İstanbul kazan ben kepçe, üç gün onu aradım.
Ön Takı : (bir yer)
1. isim , isim , isim , isim , Gemi veya çok katlı yapılarda ısıtma sisteminin yer aldığı bölüm
1. Denizden çıkarılınca ısınsın diye vapurun kazan dairesine götürmüşler.
1. Denizden çıkarılınca ısınsın diye vapurun kazan dairesine götürmüşler.
1. tarih , tarih , tarih , tarih , yeniçeriler yemek pişirilen kazanı devirerek ayaklanmak, isyan etmek
1. İkide birde kazan deviren yeniçerilerin dışında askerlikte talim ve terbiye esaslarına göre Avrupai bir nizam ile askerliğimizin ihdası pek hayırlı olmuştu.
1. İkide birde kazan deviren yeniçerilerin dışında askerlikte talim ve terbiye esaslarına göre Avrupai bir nizam ile askerliğimizin ihdası pek hayırlı olmuştu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yöneticinin bir tutumuna karşı hep birden ayaklanmak, isyan etmek
1. `hiçbir iş karşılıksız yapılmaz` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Verevine doğranmış patlıcanların arasına köfte konularak salçalı suda, kısık ateşte pişirilmesiyle hazırlanan bir kebap türü
1. isim , isim , isim , isim , Kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman
1. -i , -i , -i , -i , Kazanma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Son bir hamlede bulundum onu tekrar kazanabilmek için.
1. Son bir hamlede bulundum onu tekrar kazanabilmek için.
ara kazanç
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü
1. Sırtında hep aynı kahverengi elbise bulunduğuna göre fazla bir kazanç da sağlamıyordu.
1. Sırtında hep aynı kahverengi elbise bulunduğuna göre fazla bir kazanç da sağlamıyordu.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yarar, çıkar, kâr
1. Yarı keyif, yarı kazanç için balıkçılık sanatında karar kılmıştı.
1. Yarı keyif, yarı kazanç için balıkçılık sanatında karar kılmıştı.
1. isim , isim , isim , isim , Kazan yapan, satan veya onaran usta
2. Kazanı ateşleyen kimse, ateşçi
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kazanmış olan
2. Kazanç getiren, kazanç sağlayan
1. Kazançlı bir iş.
1. Kazançlı bir iş.
1. kazanmak
1. Yarıştan kazançlı çıkmak için hasmının kayıplarına karşı duyarsız kalmak zorunludur.
1. Yarıştan kazançlı çıkmak için hasmının kayıplarına karşı duyarsız kalmak zorunludur.
1. isim , isim , isim , isim , Dibi tutturularak hafif yanık kokusu verilmiş muhallebi
1. İki gün evvel bir muhallebici dükkânının vitrinindeki kazandibine imrendim.
1. İki gün evvel bir muhallebici dükkânının vitrinindeki kazandibine imrendim.
Telaffuz : kaza'ndibi