Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kavas
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Elçilik veya konsolosluklarda görev yapan hizmetli

Örnek:

1. Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse.

1. Artık şunları toplatsak, dedi, kavasa söyleseniz de bir adam buluverse.

2. Banka, patrikhane, otel vb. yerlerde hizmetli veya koruma görevlisi

3. Elçilik ve konsolosluklarda koruma görevlisi


Lisan : Arapça ḳavvās

kavaslık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavas olma durumu

Örnek:

1. Lalalık, kavaslık derecelerinden kalfalık payesine yükseldiği bir sırada İsmail'in oğlu yanından uzaklaştırıldı, gitti.

1. Lalalık, kavaslık derecelerinden kalfalık payesine yükseldiği bir sırada İsmail'in oğlu yanından uzaklaştırıldı, gitti.

2. Kavasın görevi


kavasya
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Acı ağaç


Lisan : Fransızca quassia

Telaffuz : kava'sya

kavat
Anlamı:

1. isim , isim , hakaret yollu , hakaret yollu , isim , isim , hakaret yollu , hakaret yollu , Pezevenk


Lisan : Arapça ḳavvād

kavata
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyma ağaç kap

2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates (Solanum capsicum grossum)


Lisan : Rumca

Telaffuz : kava'ta

kavatlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pezevenklik


kavela
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Halatların dikişlerinde kullanılan demir veya ağaç kama


Lisan : İtalyanca caviglia

kavga

İlgili Kelimeler:

kavga adamı, kavga kaşağısı, ağız kavgası, boğaz kavgası, dil kavgası, ekmek kavgası, hayat kavgası, kalem kavgası, kardeş kavgası, kayıkçı kavgası, koltuk kavgası, post kavgası, sandalye kavgası, yaşam kavgası, yorgan kavgası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düşmanca davranış ve sözlerle ortaya çıkan çekişme veya dövüş, münazaa

Örnek:

1. O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi.

1. O zamanlar kavga etmeyi bilmek bizim için çok önemliydi çünkü kavga yaşam biçimimizdi.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir amaca erişmek, bir şeyi elde etmek veya bir şeye karşı koyabilmek için harcanan çaba, verilen mücadele

Örnek:

1. Ekmek kavgası.

1. Ekmek kavgası.

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Savaş


Lisan : Farsça ġavġā

kavga adamı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Düşünce ve inançlarını son kerteye kadar hararetle savunan kimse


kavga bizim yorganın başına imiş
Anlamı:

1. başkaları yüzünden zarar gören kimsenin söylediği söz


kavga çıkarmak
Anlamı:

1. kavgaya neden olmak

Örnek:

1. Bir gün hiç yoktan kavga çıkarıp oğlanın ağzını burnunu bir güzel dağıtıverdiler.

1. Bir gün hiç yoktan kavga çıkarıp oğlanın ağzını burnunu bir güzel dağıtıverdiler.


kavga çıkmak
Anlamı:

1. dövüş meydana gelmek

Örnek:

1. Sık sık kavga çıkıyordu aralarında, ana avrat küfrediyorlardı.

1. Sık sık kavga çıkıyordu aralarında, ana avrat küfrediyorlardı.


kavga etmek
Anlamı:

1. birbiriyle atışmak, dövüşmek

Örnek:

1. Kavga edenlere kimse karışmaz, sadece uzaktan seyirci kalırlar.

1. Kavga edenlere kimse karışmaz, sadece uzaktan seyirci kalırlar.


kavga kaşağısı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Ara bozup kavga çıkartan, kavga arayan kimse


kavga kopmak (veya patlamak)
Anlamı:

1. dövüş başlamak

Örnek:

1. Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu.

1. Softalar arasında kızıl bir kavga kopmuştu.

2. Su yolunda tuğlacılarla konducular arasında kavga patladı.

2. Su yolunda tuğlacılarla konducular arasında kavga patladı.


kavgacı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavga etmeyi seven, kavga çıkaran kimse

Örnek:

1. İyi adam olmakla beraber aksi ve kavgacıdır.

1. İyi adam olmakla beraber aksi ve kavgacıdır.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir amaç uğruna çaba harcayan, mücadele veren kimse


kavgacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavgacı olma durumu


kavgada kılıç ödünç verilmez
Anlamı:

1. `kişi, savunma silahını başkasına verip kendisini savunamayacak ve yenilgiye uğrayacak duruma düşmemelidir` anlamında kullanılan bir söz


kavgada yumruk sayılmaz
Anlamı:

1. `kavga sırasında hem dayak yenilir hem de atılır` anlamında kullanılan bir söz


kavgalaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavgalaşmak işi


kavgalaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , İki veya daha çok kimse birbiriyle kavga etmek

Örnek:

1. Ali kaptı önce elimden. Kavgalaştık. Sonra ben alıp kaçtım.

1. Ali kaptı önce elimden. Kavgalaştık. Sonra ben alıp kaçtım.


kavgalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kavgayla yapılan veya içine kavga karışan

Örnek:

1. Kavgalı bir toplantı.

1. Kavgalı bir toplantı.

2. Birisiyle kavga ederek darılmış olan


kavgalılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavgalı olma durumu


kavgasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kavgası olmayan

Örnek:

1. Kavgasız bir toplantı.

1. Kavgasız bir toplantı.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çatışma, kavga olmadan

Örnek:

1. Kavgasız yaşıyorlar.

1. Kavgasız yaşıyorlar.


kavgasızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kavgasız bir biçimde


Telaffuz : kavgası'zca