kavlak

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kabuğu dökülmüş

Örnek:

1. Kavlak bir ağaç.

1. Kavlak bir ağaç.

2. Güneşten derisi soyulan (kimse)

3. isim , isim , madencilik , madencilik , isim , isim , madencilik , madencilik , Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş veya düşebilir kaya parçası

kavlama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavlamak işi

kavlamak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kabarıp dökülmek, soyulmak

kavlanma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavlanmak işi

kavlanmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kavlama işine uğramak

kavlaşma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavlaşmak işi

kavlaşmak fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kav durumuna gelmek

kavlatma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavlatmak işi

kavlatmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kavlamasına yol açmak

kavletme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavletmek işi

kavletmek fiil

Anlamı:

1. -le , -le , -le , -le , Sözleşmek, anlaşmak, söz kesmek

Örnek:

1. Ey güzel seninle bir kavledelim / Bu kavlin üstüne dönmemesine

1. Ey güzel seninle bir kavledelim / Bu kavlin üstüne dönmemesine

Lisan : Arapça ḳavl + Türkçe etmek

Telaffuz : ka'vletmek

kavlıç

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Fıtık

kavlık

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İçine genellikle kav konulan torba veya kap

kavlince

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kavline göre, sözüne bakarak

Örnek:

1. Ayşe Hanım'ın kavlince paşa pek cömertmiş.

1. Ayşe Hanım'ın kavlince paşa pek cömertmiş.

Telaffuz : kavli'nce

kavlükarar

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Söz, sözleşme

Lisan : Arapça ḳavl + ḳarār

Telaffuz : ka'vlükara:rı

kavlükarar etmek

Anlamı:

1. karar vermek

Örnek:

1. Çeşmeler yaptırdım sular içmeye / Kavlükarar ettim alıp kaçmaya

1. Çeşmeler yaptırdım sular içmeye / Kavlükarar ettim alıp kaçmaya

2. birlikte söz vermek

kavmî

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , toplum bilimi , toplum bilimi , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , toplum bilimi , toplum bilimi , Etnik

Lisan : Arapça ḳavmī

Telaffuz : kavmi:

kavmiyat

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Etnografya

Lisan : Arapça ḳavmiyyāt

Telaffuz : kavmiya:tı

kavmiyet

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir kavmin kendine özgü özellikleri

2. Bir kimsenin bağlı olduğu kavme göre durumu

3. Kavme bağlılık

Örnek:

1. Ne anane ne mazi ne vatan ne kavmiyet tanırdı.

1. Ne anane ne mazi ne vatan ne kavmiyet tanırdı.

Lisan : Arapça ḳavmiyyet

kavmiyetçi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavmiyetten yana olan kimse

kavmiyetçilik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kavmiyetçi olma durumu

kavraç

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağır taşları tutup kaldırmaya yarayan, iki tutaklı demir araç

kavrak

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Ateş yakmak için kullanılan kuru yaprak, ince dal

kavram

İlgili Kelimeler:

kavram karmaşası, kavram yazı, tümel kavram

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, konsept, nosyon

Örnek:

1. Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır.

1. Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır.

2. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, mefhum, konsept, nosyon

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Karın zarı, periton

4. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Tutam, avuç dolusu

kavram karmaşası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Anlaşılmazlık, anlam yetersizliği