Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kararlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şey için karar verilmek

Örnek:

1. Bu iş artık kararlaştı.

1. Bu iş artık kararlaştı.


kararlaştırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kararlaştırabilmek işi


kararlaştırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kararlaştırma ihtimali veya imkânı bulunmak


kararlaştırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kararlaştırılmak işi


kararlaştırılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kararlaştırma işi yapılmak

Örnek:

1. Gezinti saat beşe kararlaştırıldı.

1. Gezinti saat beşe kararlaştırıldı.


kararlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kararlaştırmak işi


kararlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir konunun, bir işin herhangi bir yolda yapılmasıyla ilgili kesin düşünce belirlemek, tayin etmek

Örnek:

1. Yola çıkma gününü kararlaştırdılar.

1. Yola çıkma gününü kararlaştırdılar.


kararlı

İlgili Kelimeler:

kararlı dalga, kararlı denge

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kesin karar vermiş olan

Örnek:

1. Hatta bu kararlı ve aceleci hâliyle katil suratlı kahveciyi ürkütmeyi başardığı bile söylenebilirdi.

1. Hatta bu kararlı ve aceleci hâliyle katil suratlı kahveciyi ürkütmeyi başardığı bile söylenebilirdi.

2. Kararında direnen, kararını değiştirmeyen

Örnek:

1. Eskiden çok kararlıyken şimdi gevşemiş gibi idi.

1. Eskiden çok kararlıyken şimdi gevşemiş gibi idi.

3. Dengeli


kararlı dalga
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Duraklı dalga


kararlı denge
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir güç etkisiyle hareket ettikten sonra gene aynı duruma gelen cisimlerin konumu


kararlıca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kararlı bir biçimde


Telaffuz : kararlı'ca

kararlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kararlı olma durumu, istikrar

Örnek:

1. Başlangıçta birbirimize benzer iki çocukken o, kararlılıkla kendini korudu.

1. Başlangıçta birbirimize benzer iki çocukken o, kararlılıkla kendini korudu.

2. kimya , kimya , kimya , kimya , Boyanın zamanla özelliklerini değiştirmeme durumu


kararma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kararmak işi

Örnek:

1. Hava kararmaya yüz tutunca, içine bir daralma geliyor çocuğun.

1. Hava kararmaya yüz tutunca, içine bir daralma geliyor çocuğun.

2. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Görüntülerin gittikçe kararıp görünmez duruma geçmesine dayanan bir noktalama türü


kararmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak

2. Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak

Örnek:

1. Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı.

1. Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı.

3. Ateş sönmeye yüz tutmak

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kederlenmek, canı sıkılmak

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Niteliğini yitirmek

Örnek:

1. Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu.

1. Eşsiz hafızası sönüyor, sağduyusu kararıyordu.


kararname

İlgili Kelimeler:

kanun hükmünde kararname

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cumhurbaşkanının onayladığı hükûmet kararı

Örnek:

1. Bir sabah bir kasabada uyanırsınız o gün bir kararname imzalanır, akşama bir şehirli olursunuz.

1. Bir sabah bir kasabada uyanırsınız o gün bir kararname imzalanır, akşama bir şehirli olursunuz.

2. Bakanlar Kuruluna verilen yetkilere dayanarak alınan karar

Örnek:

1. Hükûmetin çıkardığı kararnameden söz ediyorlar.

1. Hükûmetin çıkardığı kararnameden söz ediyorlar.

3. Bu kararı bildiren resmî yazı

Örnek:

1. Tayin ve terfi kararnameleri.

1. Tayin ve terfi kararnameleri.


Lisan : Arapça ḳarār + Farsça nāme

Telaffuz : kararna:me

kararsız

İlgili Kelimeler:

kararsız denge

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kararı olmayan

Örnek:

1. Kararsız adam.

1. Kararsız adam.

2. Karar vermekte güçlük çeken, duruksun, tereddütlü, bikarar, mütereddit

Örnek:

1. Çalı kuşu gibi daldan dala konan kararsız bir çocuktu.

1. Çalı kuşu gibi daldan dala konan kararsız bir çocuktu.

3. Dengesiz

Örnek:

1. Kararsız hava.

1. Kararsız hava.


kararsız denge
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Denge durumundaki cismin küçük bir yer değiştirmesiyle bozulan denge


kararsızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kararsız bir biçimde


Telaffuz : kararsı'zca

kararsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kararsız olma durumu, tereddüt

Örnek:

1. Benim yerimde kim olsa başka türlü yapamayacağına emin olduğumdan bu kararsızlıklarımı mazur görüyorum.

1. Benim yerimde kim olsa başka türlü yapamayacağına emin olduğumdan bu kararsızlıklarımı mazur görüyorum.

2. Düzensizlik, istikrarsızlık

Örnek:

1. Bu ne kararsızlık, ne döneklik, muttasıl dil değiştiriyoruz.

1. Bu ne kararsızlık, ne döneklik, muttasıl dil değiştiriyoruz.


karartabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karartabilmek işi


karartabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Karartma ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Elektrik düğmesini çevirir gibi nasıl da kafalarını karartıveriyorlar, karartabiliyorlar?

1. Elektrik düğmesini çevirir gibi nasıl da kafalarını karartıveriyorlar, karartabiliyorlar?

2. Karartmaya gücü yetmek


karartı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karaltı

Örnek:

1. Ayın aksi içinden bir karartı geçiyordu.

1. Ayın aksi içinden bir karartı geçiyordu.

2. Kararmış yer, siyahlık


karartılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karartılmak işi


karartılmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karanlık duruma getirilmesini sağlamak

Örnek:

1. Pencereler harp dolayısıyla karartılmış olduğundan müthiş bir karanlık içinde kalabalık kaynaşıyordu.

1. Pencereler harp dolayısıyla karartılmış olduğundan müthiş bir karanlık içinde kalabalık kaynaşıyordu.


karartıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karartıvermek durumu