92406 kayıt bulundu.
1. bir şeyi anlatmak isterken karşısındakinin anlayamayacağı bir işarette bulunmak veya bir söz söylemek
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin veya yerin kontrol altında tutulup giriş çıkışların engellenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi
1. Bandırma'ya ulaştıklarında onları tatsız bir sürpriz bekliyordu, şehirde kolera nedeniyle karantina vardı.
1. Bandırma'ya ulaştıklarında onları tatsız bir sürpriz bekliyordu, şehirde kolera nedeniyle karantina vardı.
2. Hastanelerde, yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer
Lisan : İtalyanca quarantina
Telaffuz : karanti'na
1. isim , isim , isim , isim , Konya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kara'pınar
1. isim , isim , isim , isim , Sakarya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : kara'pürçeği
kararname, bir karar, kavlükarar, nihai karar, orta karar, tashihikarar, ara kararı, arama kararı, gıyap kararı, görevsizlik kararı, göz kararı, hakem kararı, mahkeme kararı, takipsizlik kararı
1. isim , isim , isim , isim , Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı
1. Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu.
1. Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu.
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Herhangi bir durum için tartışılarak verilen kesin yargı, hüküm
1. Yargıç kararı.
1. Yargıç kararı.
3. Bu yargıyı bildiren belge
1. Mahkeme kararını aldı.
1. Mahkeme kararını aldı.
4. Değişmeyen, düzenli durum, düzenlilik, yöntemlilik
5. Değişmez olma
1. Havanın hiç kararı yok.
1. Havanın hiç kararı yok.
6. Tam ölçüsünde, ne az ne çok
1. Yemeğin tuzu karar.
1. Yemeğin tuzu karar.
7. müzik , müzik , müzik , müzik , Türk müziğinde, taksim yaparken ana makama dönüş
Lisan : Arapça ḳarār
Telaffuz : kara:rı
1. bir davayı, bir sorunu sonuca bağlamak
1. Artık ayrılmayalım diye kararlar alıyor fakat bir türlü tatbike geçemiyordu.
1. Artık ayrılmayalım diye kararlar alıyor fakat bir türlü tatbike geçemiyordu.
1. karar vermek, kararlaştırmak
1. Dün akşam size tesadüf ettiğimde bunu karar altına almıştık.
1. Dün akşam size tesadüf ettiğimde bunu karar altına almıştık.
1. birçok şeyi deneyip birini seçmek
1. Tekrar masabaşına dönmekten zevkli bir iş bulamayacağımda karar kıldım.
1. Tekrar masabaşına dönmekten zevkli bir iş bulamayacağımda karar kıldım.
1. bir sorunu karara bağlamak, kararlaştırmak
1. Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kadar taşımaya karar verdi.
1. Sonunda bu su tenekelerini civardaki evine kadar taşımaya karar verdi.
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Bir birlik veya kurumun, kumandan ile yardımcı şube ve bölümlerinden oluşan kuruluş
2. askerlik , askerlik , askerlik , askerlik , Ordunun uzun bir süre veya geçici olarak konakladığı yer
1. Siper başları, büyük karargâhın etrafı hep nöbetçi dolu idi.
1. Siper başları, büyük karargâhın etrafı hep nöbetçi dolu idi.
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Durulan veya kalınan yer
1. Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur
1. Mor dağlara karargâhlar kurulur / Eteğinde bölük bölük durulur
Lisan : Arapça ḳarār + Farsça -gāh
Telaffuz : karargâ:hı
karınca kararınca
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Gerektiği ölçüde
2. Gerektiği gibi
Telaffuz : kara:rı'nca
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın veya çabucak kararmak
1. Dönüp ardına baktı, bakmasıyla kaşlarını çatması bir oldu, yüzü kararıverdi.
1. Dönüp ardına baktı, bakmasıyla kaşlarını çatması bir oldu, yüzü kararıverdi.
Telaffuz : kararı'vermek
1. isim , isim , isim , isim , Kararlamak işi
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karar verilerek yapılan, tahminî
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Kararlayarak, tahminen
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kararlama yoluyla, görmeden
1. Karanlıkta kapıyı kararlamadan buldu.
1. Karanlıkta kapıyı kararlamadan buldu.
Telaffuz : kararla'madan
1. -i , -i , -i , -i , Ölçü ve tartıya dayanmaksızın, gözle oranlayarak hesaplamak, tahmin etmek
1. Şöyle bir hedefi kararladı ve tetiği çekti.
1. Şöyle bir hedefi kararladı ve tetiği çekti.