Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kanını kurutmak
Anlamı:

1. canından bezdirmek


Ön Takı : (birinin)

kanını yerde koymak
Anlamı:

1. birini öldüreni ölümle cezalandırmamak

Örnek:

1. Oğlum Halil'in kanını yerde koyarsanız bu dünyada da öteki dünyada da ak sütüm size haram olsun.

1. Oğlum Halil'in kanını yerde koyarsanız bu dünyada da öteki dünyada da ak sütüm size haram olsun.


kanırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanırmak işi


kanırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyi eğip zorlayarak yerinden çıkarmak veya çıkarmaya çalışmak

Örnek:

1. Ağacın dalını kanırmak.

1. Ağacın dalını kanırmak.

2. Çiviyi kanırmak.

2. Çiviyi kanırmak.


kanırtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanırtmak işi


kanırtmaç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi kanırmak için kullanılan değnek veya araç, bir tür kaldıraç


kanırtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Büküp zorlayarak yerinden oynatmak

Örnek:

1. Kazığı kanırtmak.

1. Kazığı kanırtmak.


kaniş
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Uzun, kıvırcık tüylü bir cins köpek

Örnek:

1. Köpek siyah beyaz karışık uzun tüylü bir kaniş, kedi kaplan postlu, yeşil gözlü bir tekir.

1. Köpek siyah beyaz karışık uzun tüylü bir kaniş, kedi kaplan postlu, yeşil gözlü bir tekir.


Lisan : Fransızca caniche

kanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanma işi

2. Kanı, kanaat

3. Aldanış, kanma


kanısında olmak
Anlamı:

1. inancında olmak, kanaatinde olmak


kanıt
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman

Örnek:

1. Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi.

1. Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi.

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil

3. mantık , mantık , mantık , mantık , Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil


kanıtlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanıtlamak işi, ispatlama

Örnek:

1. Dil saygısızlığını düzgün bir dille kanıtlamaya çalışanlara da rastlayabiliriz, ona ne kuşku.

1. Dil saygısızlığını düzgün bir dille kanıtlamaya çalışanlara da rastlayabiliriz, ona ne kuşku.


kanıtlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin gerçekliğini kanıtla ortaya koymak, ispat etmek


kanıtlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanıtlandırmak işi


kanıtlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir düşünceyi, bir savı yeterli delillerle doğrulamak, belgelemek ve açıklamak


kanıtlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanıtlanma işi


kanıtlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanıtlanmak işi


kanıtlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kanıtlama işi yapılmak, ispat edilmek


kanıtlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanıtlayabilmek işi


kanıtlayabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kanıtlama ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Kanıtlama becerisi bulunmak


kanıtlayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanıtlama işi


kanıtlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kanıtla gösterilmiş, müdellel


kanıtsama

İlgili Kelimeler:

savı kanıtsama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanıtsamak işi


kanıtsamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kanıt, belge veya delil olarak kabul etmek


kanıtsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kanıtı olmayan