Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kalınlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kalın duruma gelmek

Örnek:

1. Ses Sevim'in sesi fakat kalınlaşmış, tıkanmış, yabancılaşmış bir ses.

1. Ses Sevim'in sesi fakat kalınlaşmış, tıkanmış, yabancılaşmış bir ses.


kalınlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalınlaştırmak işi


kalınlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kalın duruma getirmek


kalınlaştırtma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalınlaştırtmak işi


kalınlaştırtmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kalınlaştırma işini yaptırmak


kalınlatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalınlatmak işi


kalınlatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kalınlaştırmak


kalınlık

İlgili Kelimeler:

ensesi kalınlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalın olma durumu

2. Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyut

Örnek:

1. Bu beş katlı Galata kulesi kalınlığındaki korkunç apartmanın sakinleri hep debdebe içinde yüzmüş insanlarmış.

1. Bu beş katlı Galata kulesi kalınlığındaki korkunç apartmanın sakinleri hep debdebe içinde yüzmüş insanlarmış.


kalınma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalınmak işi


kalınmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kalma işi yapılmak

Örnek:

1. Akşama kadar orada kalınır mı?

1. Akşama kadar orada kalınır mı?


kalinos
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Levreğe benzer bir balık


Lisan : Rumca

kalıntı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Artıp kalan şey, bakiye

2. Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, harabe

Örnek:

1. Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne.

1. Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne.

3. İz, işaret

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey

Örnek:

1. Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir.

1. Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir.


kalıp

İlgili Kelimeler:

kalıp kıyafet, kalıp sigarası, alçı kalıp, basmakalıp, baskı kalıbı, basma kalıbı, buz kalıbı, pasta kalıbı, silme kalıbı, yüz kalıbı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeye biçim vermeye veya eski biçimini korumaya yarayan araç

Örnek:

1. İstenilen kalıplarda ve istenilen nüanslarda heykeller yapılabilir.

1. İstenilen kalıplarda ve istenilen nüanslarda heykeller yapılabilir.

2. Biçki modeli, patron

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Genellikle küp biçiminde yapılan

Örnek:

1. Bir kalıp peynir.

1. Bir kalıp peynir.

2. İki kalıp sabun.

2. İki kalıp sabun.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gösterişli görünüş

Örnek:

1. Kalıbına bakarsan aslan gibi.

1. Kalıbına bakarsan aslan gibi.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Biçim, durum

Örnek:

1. Muayyen bir kalıba girecek insana benzemiyordu.

1. Muayyen bir kalıba girecek insana benzemiyordu.

6. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yenilikten uzak, özgün olmayan


Lisan : Arapça ḳālib

kalıp gibi oturmak
Anlamı:

1. giysi, vücuda tam uymak


kalıp gibi serilmek
Anlamı:

1. yorgunluktan upuzun yatmak


kalıp gibi uyumak
Anlamı:

1. kımıldamadan uzun ve derin bir uyku uyumak


kalıp kesilmek
Anlamı:

1. olduğu gibi kalmak

Örnek:

1. Lakin sonra mandalın gürültüsü, kanadın gıcırtısını duyunca hemen yerine donmuş, yatmış, kalıp kesilmişti.

1. Lakin sonra mandalın gürültüsü, kanadın gıcırtısını duyunca hemen yerine donmuş, yatmış, kalıp kesilmişti.


kalıp kıyafet
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Dış görünüş

Örnek:

1. Ne adını sanını ne kalıbını kıyafetini ne oturup kalkışını ne huyunu beğenirdim.

1. Ne adını sanını ne kalıbını kıyafetini ne oturup kalkışını ne huyunu beğenirdim.


kalıp kıyafetle adam adam olmaz
Anlamı:

1. `gösterişli bir vücut, iyi bir giyim kuşam, kişiye insanlık değeri kazandırmaz` anlamında kullanılan bir söz


kalıp sigarası
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sigara sarma makinesinden çıkmış sigara

Örnek:

1. Derdi günü benden birkaç kalıp sigarası almaktır.

1. Derdi günü benden birkaç kalıp sigarası almaktır.


kalıpçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalıp yapan veya satan kimse

2. Görevi herhangi bir şeyi kalıba vurmak olan kimse

3. Beton kalıplarını yapan kimse


kalıpçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalıpçının yaptığı iş


kalıplama

İlgili Kelimeler:

silindir kalıplama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalıplamak işi


kalıplamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Biçimi bozulmuş bir şeyi düzeltmek için kalıba geçirmek, kalıba vurmak


kalıplanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kalıplanmak işi