kalıntı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Artıp kalan şey, bakiye

2. Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, harabe

Örnek:

1. Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne.

1. Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne.

3. İz, işaret

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey

Örnek:

1. Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir.

1. Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir.