92406 kayıt bulundu.
1. `Tanrı kötü bir durumun iyiliğe dönmesini dilemişse bunu yapacak kimse işin üstüne gelir` anlamında kullanılan bir söz
1. cinler, periler
1. Yuvarlak, şen yüzlü, zaman zaman ince ve alaylı ışıldayan bir tanesi iyi saatte olsunlar ile temasta olduğu zaman şaşılaşan kara gözlü, orta yaşlı bir kadın.
1. Yuvarlak, şen yüzlü, zaman zaman ince ve alaylı ışıldayan bir tanesi iyi saatte olsunlar ile temasta olduğu zaman şaşılaşan kara gözlü, orta yaşlı bir kadın.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , İyi kalpli
1. İyi yürekli ama çok mahallevari bir kadın olacak.
1. İyi yürekli ama çok mahallevari bir kadın olacak.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyiye yakın
1. İyice bir ev.
1. İyice bir ev.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok, adamakıllı
1. Derken yağmur iyice bastırmış, gök gürlemeye, şimşekler çakmaya başlamıştı.
1. Derken yağmur iyice bastırmış, gök gürlemeye, şimşekler çakmaya başlamıştı.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , (iyi'ce) Tamamen
1. Ali giderse bizim evin tadı iyice kaçar.
1. Ali giderse bizim evin tadı iyice kaçar.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , (iyi'ce) Gereği gibi, derinlemesine, ayrıntılarıyla
1. Kabahat bende ki iyice arayıp taramadan bunu kendime gelin yapmaya karar verdim, sana tavsiye ettim.
1. Kabahat bende ki iyice arayıp taramadan bunu kendime gelin yapmaya karar verdim, sana tavsiye ettim.
1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Tam olarak, adamakıllı
Telaffuz : iyi'cene
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyilik etmeyi seven, hayırhah
1. Şaban, şimdi Zeyno'yu sokakta yalnız görürse çok iyicil bir sesle, ona hemen Haso çocuktan haber veriyor.
1. Şaban, şimdi Zeyno'yu sokakta yalnız görürse çok iyicil bir sesle, ona hemen Haso çocuktan haber veriyor.
2. İyi huylu
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Adamakıllı, çok iyi, gereği gibi
1. Gün iyiden iyiye ışıdı artık, tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık.
1. Gün iyiden iyiye ışıdı artık, tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık.
1. isim , isim , isim , isim , Rize iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : iyi'dere
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İyi duruma gelmek
1. Hava iyileşti.
1. Hava iyileşti.
2. Hastalıktan kurtulmak, sağlığı yerine gelmek, salah bulmak
1. İyileşmek için en küçük bir gayret göstermiyorsun.
1. İyileşmek için en küçük bir gayret göstermiyorsun.
1. -i , -i , -i , -i , İyileştirme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. İyileşmesinde etkili olmak
3. İyileşmesine gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , İyileştirmek işi, ıslah
2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , İflas hâlindeki işletmeyi iyi yönetimle kâra geçirme, rehabilitasyon, rehabilite
3. tıp , tıp , tıp , tıp , Bir kimsenin iş yapmaya engel olan sakatlığını, yetersizliğini gidermek veya bozuk olan ruhsal durumunu düzeltmek amacıyla uygulanan tedavi, rehabilitasyon, rehabilite
1. -i , -i , -i , -i , İyileşmesini sağlamak, sağlığına kavuşturmak, tedavi etmek
2. Eksikliğini, bozukluğunu gidermek, ıslah etmek
1. `iyiliğe karşı iyiliği herkes yapabilir, önemli olan kötülüğe karşı iyilik yapabilmektir` anlamında kullanılan bir söz
iyilikbilir, iyilikbilmez, iyilik güzellik, iyilik perisi, iyilik sağlık, iyiliksever
1. isim , isim , isim , isim , İyi olma durumu, salah
2. Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem, ihsan, inayet
1. Bu iyiliğini ebediyete kadar unutmayacaktı.
1. Bu iyiliğini ebediyete kadar unutmayacaktı.
3. Sağlığı yerinde olma durumu, esenlik
1. İyilik haberlerinizi aldım.
1. İyilik haberlerinizi aldım.
4. Yarar veya elverişlilik, nimet
1. Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.
1. Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.
1. `iyilik eden kimseye zamanı geldiğinde başkaları da iyilik ederler` anlamında kullanılan bir söz
1. `karşılık beklemeden iyilik yap` anlamında kullanılan bir söz
1. yararlı işler yapmak, yardımcı olmak
1. Maksadım onlara hem de kendime iyilik etmekten başka bir şey değildi.
1. Maksadım onlara hem de kendime iyilik etmekten başka bir şey değildi.