iyilikbilir, iyilikbilmez, iyilik güzellik, iyilik perisi, iyilik sağlık, iyiliksever
1. isim , isim , isim , isim , İyi olma durumu, salah
2. Karşılık beklenilmeden yapılan yardım, kayra, lütuf, kerem, ihsan, inayet
1. Bu iyiliğini ebediyete kadar unutmayacaktı.
1. Bu iyiliğini ebediyete kadar unutmayacaktı.
3. Sağlığı yerinde olma durumu, esenlik
1. İyilik haberlerinizi aldım.
1. İyilik haberlerinizi aldım.
4. Yarar veya elverişlilik, nimet
1. Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.
1. Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum.