92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , kimya , kimya , fizik , fizik , isim , isim , kimya , kimya , fizik , fizik , İyonlaşma
1. isim , isim , kimya , kimya , fizik , fizik , isim , isim , kimya , kimya , fizik , fizik , Moleküllerin parçalanmasıyla, atomlara, moleküllere, molekül gruplarına elektron katılması veya çıkarılmasıyla iyonların oluşması, iyonlanma
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 53, atom ağırlığı 126,92 olan, tabiatta, deniz suyunda sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazı deniz bitkilerinde de çokça birikmiş olarak bulunan, mavimtırak esmer renkte katı bir element (simgesi I)
Lisan : Fransızca iode
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , İçme sularındaki mikropların iyot etkisiyle giderilmesi
2. Organik bir birleşikte hidrojenin iyotla yer değiştirmesi
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Homojen karıştırılmış en az % 0,007 iyot içeren yemek tuzu (NaCl)
iz düşümü, ayak izi, parmak izi
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare
1. Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm.
1. Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm.
2. Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti
1. Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı.
1. Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı.
3. Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare
1. Cinayet izleri.
1. Cinayet izleri.
4. Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser
1. O çağ uygarlığından iz kalmadı.
1. O çağ uygarlığından iz kalmadı.
5. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit
1. etkisini kalıcı duruma getirmek
1. Her hareket yahut düşünce, hareket edenin veya düşünenin zihninde bir iz bırakır.
1. Her hareket yahut düşünce, hareket edenin veya düşünenin zihninde bir iz bırakır.
1. sıfat , sıfat , matematik , matematik , sıfat , sıfat , matematik , matematik , Bir düzlem üzerine iz düşürülen biçimlerin bozulmasından kalan (özellikler)
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Projeksiyon
2. matematik , matematik , matematik , matematik , İz düşümü düzlemi denilen bir düzlem üzerinde, bazı geometri kurallarına uyularak bir cismin gösterilmesi, irtisam, mürtesem
1. izlemek, arkasından gitmek, takip etmek
1. Sonradan onun da izini sürüp yerini buldum.
1. Sonradan onun da izini sürüp yerini buldum.
2. av sırasında hayvanın ayak izlerine bakarak gittiği yeri bulmaya çalışmak
izabe fırını, izabe noktası
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Madenleri ergitme, sıvı durumuna getirme
Lisan : Arapça iẕābe
Telaffuz : iza:be
1. isim , isim , madencilik , madencilik , isim , isim , madencilik , madencilik , Maden ergitme ocağı
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Madenin sıvı duruma getirildiği derece
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
1. Bu vaka Bilâl'i, uşakların izacından tamamen kurtardı.
1. Bu vaka Bilâl'i, uşakların izacından tamamen kurtardı.
Lisan : Arapça izʿāc
Telaffuz : iza:cı
1. bunaltmak, tedirgin etmek, baş ağrıtmak
1. Fısıltıları bu sakin adamı gıdıklıyor, izaç ediyor.
1. Fısıltıları bu sakin adamı gıdıklıyor, izaç ediyor.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir şeye veya bir kimseye bağlama, mal etme, yakıştırma
2. Katma, ekleme, ilave etme
Lisan : Arapça iżāfe
Telaffuz : iza:fe
1. bağlamak, yüklemek, mal etmek
2. katmak, eklemek, ilave etmek
1. Fakat yine zannederim ki genç kız sırf bu sebepten, bu gururdan dolayı onu ötekilerden ayırmış ve ona uğraşılabilecek, sevilebilecek bir şahsiyet izafe etmişti.
1. Fakat yine zannederim ki genç kız sırf bu sebepten, bu gururdan dolayı onu ötekilerden ayırmış ve ona uğraşılabilecek, sevilebilecek bir şahsiyet izafe etmişti.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , isim , isim , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , Görelik
Lisan : Arapça iżāfet
Telaffuz : iza:fet
1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Bir şeye veya kimseye bağlanarak, dayanarak, ilişki kurarak, mal edilerek
Lisan : Arapça iżāfeten
Telaffuz : iza:feten
izafi değer
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , felsefe , felsefe , Göreceli
Lisan : Arapça iżāfī
Telaffuz : iza:fi: