1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İyiye yakın
1. İyice bir ev.
1. İyice bir ev.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Çok, adamakıllı
1. Derken yağmur iyice bastırmış, gök gürlemeye, şimşekler çakmaya başlamıştı.
1. Derken yağmur iyice bastırmış, gök gürlemeye, şimşekler çakmaya başlamıştı.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , (iyi'ce) Tamamen
1. Ali giderse bizim evin tadı iyice kaçar.
1. Ali giderse bizim evin tadı iyice kaçar.
4. zarf , zarf , zarf , zarf , (iyi'ce) Gereği gibi, derinlemesine, ayrıntılarıyla
1. Kabahat bende ki iyice arayıp taramadan bunu kendime gelin yapmaya karar verdim, sana tavsiye ettim.
1. Kabahat bende ki iyice arayıp taramadan bunu kendime gelin yapmaya karar verdim, sana tavsiye ettim.