Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
imrendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmrendirmek işi


imrendirmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , İmrenmesine yol açmak

Örnek:

1. Öyle bir gülümseyiş var ki dudaklarında / Gönüller imrendiren bir tarzda kiraz satış

1. Öyle bir gülümseyiş var ki dudaklarında / Gönüller imrendiren bir tarzda kiraz satış


imrenilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmrenilmek işi

Örnek:

1. Beğenilmenin, imrenilmenin yerine sevilmeyi koyabilmek için açtığı savaşta mağlup düştü.

1. Beğenilmenin, imrenilmenin yerine sevilmeyi koyabilmek için açtığı savaşta mağlup düştü.


imrenilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , İmrenme işi yapılmak


imreniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmrenme işi


imrenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmrenmek işi, imrenti, gıpta

Örnek:

1. Bütün bu saf sözleri, bir kısmı gerçek bir imrenme ile, bir kısmı içten gelen bir alayla dinliyordu.

1. Bütün bu saf sözleri, bir kısmı gerçek bir imrenme ile, bir kısmı içten gelen bir alayla dinliyordu.


imrenmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Beğenilen, hoşlanılan bir şeyi edinme veya bir yiyeceği yeme isteğini duymak

Örnek:

1. İki gün evvel bir muhallebici dükkânının vitrinindeki kazandibine imrendim.

1. İki gün evvel bir muhallebici dükkânının vitrinindeki kazandibine imrendim.

2. Beğenilen bir kişi veya şeye benzemeyi istemek, gıpta etmek

Örnek:

1. Çağımızın yazarları arasında da klasiklere imrenenler yok değildir.

1. Çağımızın yazarları arasında da klasiklere imrenenler yok değildir.


imrenti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmrenme

Örnek:

1. Döndü, bir kenardan imrentiyle kendisine bakmakta olan Berbat'ı gördü.

1. Döndü, bir kenardan imrentiyle kendisine bakmakta olan Berbat'ı gördü.


imroz
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Vücudu beyaz, baş ve ayaklarda siyah lekeler bulunan, küçük cüsseli, uzun ve ince kuyruklu, kaba karışık ve uzun yapağılı, Gökçeada ve kısmen Çanakkale ilinde yetiştirilen bir tür koyun


imsak

İlgili Kelimeler:

imsak vakti

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oruca başlama zamanı

Örnek:

1. İmsake beş dakika kaldı.

1. İmsake beş dakika kaldı.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bir şeyden el çekerek nefsine hâkim olma

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Cimrilik


Lisan : Arapça imsāk

Telaffuz : imsa:ki

imsak etmek
Anlamı:

1. bir şeyden el çekerek nefsine hâkim olmak


imsak vakti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Orucun başlama zamanı


imsakiye
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ramazanda imsak vaktini ve namaz vakitlerini gösteren çizelge


Lisan : Arapça imsākiyye

Telaffuz : imsa:kiye

imtihan

İlgili Kelimeler:

yazılı imtihan, ikmal imtihanı, olgunluk imtihanı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sınav

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Güç, direnme, dayanışma gerektiren, sonucunda deneyim kazandıran zor bir durum


Lisan : Arapça imtiḥān

Telaffuz : imtiha:nı

imtihan etmek
Anlamı:

1. bilgi derecesini ölçmek

Örnek:

1. Geniş, perdesiz, kırmızı badanalı bir odanın ta ortasında birinci sınıfı Fransızcadan imtihan ediyorduk.

1. Geniş, perdesiz, kırmızı badanalı bir odanın ta ortasında birinci sınıfı Fransızcadan imtihan ediyorduk.

2. denemek, sınamak

Örnek:

1. Bu kâtibin son derece mahcup, namuslu, hayâlı olmasını istiyorsanız imtihan edeceksiniz, değil mi?

1. Bu kâtibin son derece mahcup, namuslu, hayâlı olmasını istiyorsanız imtihan edeceksiniz, değil mi?


imtihan olmak
Anlamı:

1. bilgisi ölçülmek

2. denenmek, sınanmak


imtihan vermek
Anlamı:

1. sınanmak

2. tehlikeli ve zor bir durumdan zarar görmeden iyi bir sonuca ulaşmak


imtihana çekmek
Anlamı:

1. bilgisini ölçmek

2. denemek, sınamak


imtihansız
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sınavsız

Örnek:

1. Doktorun oğlu imtihansız geçmek değil, ağzı ile kuş tutsa bile beş para etmez.

1. Doktorun oğlu imtihansız geçmek değil, ağzı ile kuş tutsa bile beş para etmez.


imtina
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kaçınma, sakınma, çekinme


Lisan : Arapça imtināʾ

Telaffuz : imtina:

imtina etmek
Anlamı:

1. bir şeyi yapmaktan kaçınmak, çekinmek


imtisal
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma

2. Alınan buyruğa bütünüyle uyma


Lisan : Arapça imtis̱āl

Telaffuz : imtisa:li

imtisal etmek
Anlamı:

1. uymak, benzemeye çalışmak


imtisas
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Emme, emerek çekme, soğurma


Lisan : Arapça imtiṣāṣ

Telaffuz : imtisa:sı

imtiyaz
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart, ayrıcalık

Örnek:

1. Hem bu sayede sen artık yüzüme bakmak imtiyazını kazanan biricik erkeksin.

1. Hem bu sayede sen artık yüzüme bakmak imtiyazını kazanan biricik erkeksin.

2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Fabrika kurmak, maden işletmek vb. için bir kişi veya kuruluşa devlet tarafından verilen özel izin

3. tarih , tarih , tarih , tarih , Gedik


Lisan : Arapça imtiyāz

Telaffuz : imtiya:zı