Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
imtiyazlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayrıcalıklı

Örnek:

1. Türklerin arasında eskiden de şimdi de imtiyazlı bir sınıf yoktur.

1. Türklerin arasında eskiden de şimdi de imtiyazlı bir sınıf yoktur.


imtiyazlıca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İmtiyazlı bir biçimde


Telaffuz : imtiyazlı'ca

imtiyazlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmtiyazlı olma durumu


imtiyazsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayrıcalıksız


imtiyazsızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İmtiyazsız bir biçimde


Telaffuz : imtiyazsı'zca

imtiyazsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmtiyazsız olma durumu


imtizaç
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karışabilme

2. Birbirini tutma, uyum sağlama, uygunluk

3. İyi geçinme, uyuşma

4. Kaynaşma

Örnek:

1. Her şeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı fark ediliyordu.

1. Her şeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı fark ediliyordu.


Lisan : Arapça imtizāc

Telaffuz : imtiza:cı

imtizaç etmek
Anlamı:

1. bağdaşmak, uyuşmak


imtizaçlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uyumlu


imtizaçsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uyumsuz

Örnek:

1. Bir parça hırçın, daha çok da imtizaçsızdır lakin cidden değerlidir.

1. Bir parça hırçın, daha çok da imtizaçsızdır lakin cidden değerlidir.


imtizaçsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uyumsuzluk


imza

İlgili Kelimeler:

imza beyti, imza çizelgesi, imza günü, imza kâğıdı, imza sahibi, imza sirküleri, imza töreni, açık imza, elektronik imza, ıslak imza, tatbik imzası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin herhangi bir belgeyi yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde kullandığı işaret

Örnek:

1. Hatıra defterlerimizi onlara uzatarak el yazılarını, imzalarını rica ettik.

1. Hatıra defterlerimizi onlara uzatarak el yazılarını, imzalarını rica ettik.

2. İmzalama işi

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir alanda ün yapmış kimse

Örnek:

1. Dergi en ünlü imzalara yer veriyor.

1. Dergi en ünlü imzalara yer veriyor.


Lisan : Arapça imżāʾ

Telaffuz : imza:

imza (veya imzasını) atmak
Anlamı:

1. imzalamak

Örnek:

1. Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı.

1. Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı.


Ön Takı : (bir şeye)

imza beyti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mühür beyti


imza çizelgesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kurum ve kuruluşlarda çalışanların veya görevlilerin devam durumunu gösteren çizelge


imza etmek
Anlamı:

1. imzalamak

Örnek:

1. Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler.

1. Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler.


Ön Takı : (bir şeyi)

imza günü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yazarların eserlerini okurlarına hatıra olarak imzaladıkları gün


imza kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İş yerlerinde çalışanların giriş ve çıkışlarının denetlenmesi amacı ile üzerine imzalarını attıkları kâğıt


imza sahibi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yere imza atan kimse

2. Bazı sanat ve meslek kollarında sağlam bir yeri olan, değerini her zaman kabul ettirmiş kimse

3. Gazete, dergi vb. yayımlarda, adını kullanarak yazı yazan kimse


imza sirküleri
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir resmî daire veya ticari kuruluşta imza atmaya yetkili kimselerin imza örneklerini öncelik sırasına göre içeren imza belgesi


imza toplamak
Anlamı:

1. bir dilekçeyi veya öneriyi, destekleyenlere imzalatmak


imza töreni
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Antlaşma veya sözleşmelerde ilgili tarafların belgelere imza atması ve birbirlerini kutlaması


imza vermek
Anlamı:

1. imza atmak


imzalama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İmzalamak işi

Örnek:

1. Onunla, kontratı imzalamaya geldiğim zaman tanıştım.

1. Onunla, kontratı imzalamaya geldiğim zaman tanıştım.


imzalamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir yazı veya belgeye imzasını yazmak, imza atmak

Örnek:

1. Garsonun getirdiği adisyonu imzalarken yaşlı adamın dikkatini çekti durum.

1. Garsonun getirdiği adisyonu imzalarken yaşlı adamın dikkatini çekti durum.

2. Eserin yazarı, yapımcısı olduğunu imza veya işaretle belirtmek

3. Bir kimseye, hatıra olarak sunulan esere imza atmak