92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayrıcalıklı
1. Türklerin arasında eskiden de şimdi de imtiyazlı bir sınıf yoktur.
1. Türklerin arasında eskiden de şimdi de imtiyazlı bir sınıf yoktur.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Karışabilme
2. Birbirini tutma, uyum sağlama, uygunluk
3. İyi geçinme, uyuşma
4. Kaynaşma
1. Her şeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı fark ediliyordu.
1. Her şeyden evvel kendisinde tefekkürle hissin yüksek bir imtizacı fark ediliyordu.
Lisan : Arapça imtizāc
Telaffuz : imtiza:cı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Uyumsuz
1. Bir parça hırçın, daha çok da imtizaçsızdır lakin cidden değerlidir.
1. Bir parça hırçın, daha çok da imtizaçsızdır lakin cidden değerlidir.
imza beyti, imza çizelgesi, imza günü, imza kâğıdı, imza sahibi, imza sirküleri, imza töreni, açık imza, elektronik imza, ıslak imza, tatbik imzası
1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin herhangi bir belgeyi yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde kullandığı işaret
1. Hatıra defterlerimizi onlara uzatarak el yazılarını, imzalarını rica ettik.
1. Hatıra defterlerimizi onlara uzatarak el yazılarını, imzalarını rica ettik.
2. İmzalama işi
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir alanda ün yapmış kimse
1. Dergi en ünlü imzalara yer veriyor.
1. Dergi en ünlü imzalara yer veriyor.
Lisan : Arapça imżāʾ
Telaffuz : imza:
1. imzalamak
1. Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı.
1. Önüne bir tomar parşömen çeken ağa, yeni öğrendiği imzasını atmaya başladı.
Ön Takı : (bir şeye)
1. isim , isim , isim , isim , Kurum ve kuruluşlarda çalışanların veya görevlilerin devam durumunu gösteren çizelge
1. imzalamak
1. Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler.
1. Bir haftaya kalmayacak, bizim delegeler sulhu imza edecekler.
Ön Takı : (bir şeyi)
1. isim , isim , isim , isim , Yazarların eserlerini okurlarına hatıra olarak imzaladıkları gün
1. isim , isim , isim , isim , İş yerlerinde çalışanların giriş ve çıkışlarının denetlenmesi amacı ile üzerine imzalarını attıkları kâğıt
1. isim , isim , isim , isim , Bir yere imza atan kimse
2. Bazı sanat ve meslek kollarında sağlam bir yeri olan, değerini her zaman kabul ettirmiş kimse
3. Gazete, dergi vb. yayımlarda, adını kullanarak yazı yazan kimse
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Bir resmî daire veya ticari kuruluşta imza atmaya yetkili kimselerin imza örneklerini öncelik sırasına göre içeren imza belgesi
1. isim , isim , isim , isim , Antlaşma veya sözleşmelerde ilgili tarafların belgelere imza atması ve birbirlerini kutlaması
1. isim , isim , isim , isim , İmzalamak işi
1. Onunla, kontratı imzalamaya geldiğim zaman tanıştım.
1. Onunla, kontratı imzalamaya geldiğim zaman tanıştım.
1. -i , -i , -i , -i , Bir yazı veya belgeye imzasını yazmak, imza atmak
1. Garsonun getirdiği adisyonu imzalarken yaşlı adamın dikkatini çekti durum.
1. Garsonun getirdiği adisyonu imzalarken yaşlı adamın dikkatini çekti durum.
2. Eserin yazarı, yapımcısı olduğunu imza veya işaretle belirtmek
3. Bir kimseye, hatıra olarak sunulan esere imza atmak