92406 kayıt bulundu.
1. -le , -le , -le , -le , İlgilenme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. İlgilenmeye gücü yetmek
1. -le , -le , -le , -le , İlgi göstermek, alakalanmak
1. Tarlaları gezdim, okuluma gittim, çocukları tanıdım, köylülerle ilgilendim.
1. Tarlaları gezdim, okuluma gittim, çocukları tanıdım, köylülerle ilgilendim.
2. Birine karşı yakınlık duymak
3. Bir şeye karşı merak duymak
1. Devlet adamları da tiyatroyla yakından ilgilenmişlerdir.
1. Devlet adamları da tiyatroyla yakından ilgilenmişlerdir.
4. Görev gereği bir sorumluluğu yerine getirmek
5. Bakmak
6. Ağırlamak
7. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir konu üzerinde çalışmak, uğraşmak
1. Okulda ilgilendiği tek ders İngilizceydi.
1. Okulda ilgilendiği tek ders İngilizceydi.
8. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi çekici bulmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İlgilenmiş olan, ilgisi bulunan, alakalı, alakadar, müteallik
1. Demokrasiyle ilgili sorunlara tanık olmuş ve önemli dersler almıştı.
1. Demokrasiyle ilgili sorunlara tanık olmuş ve önemli dersler almıştı.
1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Belli belirsiz bir biçimde
1. isim , isim , isim , isim , Konya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ı'lgın
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık cinsi (Tamarix)
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İlgi uyandıran, ilgi ve dikkat çekici olan, enteresan
1. Kızına ilginç mektuplar yazardı.
1. Kızına ilginç mektuplar yazardı.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kuş kirazı
1. isim , isim , isim , isim , İlginç olma durumu
1. Onun ilginçliği de bu gözlemlerde, ayrıntılardadır zaten.
1. Onun ilginçliği de bu gözlemlerde, ayrıntılardadır zaten.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Örnek bitkisi ılgın olan, ayrı taç yapraklı, iki çenekli bitkiler familyası
1. ilgisini, dikkatini ve merakını üzerinde toplamak, alaka duymak
1. İki üç ders içinde ilgisini çeken bir öğrenci olmuştum.
1. İki üç ders içinde ilgisini çeken bir öğrenci olmuştum.
1. bir kimse veya şeyle bütün bağlarını koparmak, ilişkisi kalmamak, alakayı kesmek
1. Çocuğu babasına bırakıp kendisi erkekle ilgisini keser ve familyasının yanına döner.
1. Çocuğu babasına bırakıp kendisi erkekle ilgisini keser ve familyasının yanına döner.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İlgisi olmayan veya ilgilenmeyen, kayıtsız, aldırmaz, alakasız, lakayıt, bigâne
1. Paraya, çıkara, günlük yaşamın kaşkarikolarına karşı ilgisizdirler.
1. Paraya, çıkara, günlük yaşamın kaşkarikolarına karşı ilgisizdirler.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Aldırmaz, kayıtsız bir biçimde
1. Aynı haberi erkeklerin bazıları büsbütün ilgisiz, bazıları surat asarak karşıladı.
1. Aynı haberi erkeklerin bazıları büsbütün ilgisiz, bazıları surat asarak karşıladı.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , İlgisiz bir biçimde, alakasızca
Telaffuz : ilgisi'zce
1. isim , isim , isim , isim , İlgisiz olma durumu, aldırmazlık, alakasızlık, kayıtsızlık, lakayıtlık, bigânelik, soğukluk
2. İlgi gösterilmeme durumu
1. İşinin ehli, usta bir halk komiği idi, ilgisizlik içinde tek başına yapabileceğini yaptı ve gitti.
1. İşinin ehli, usta bir halk komiği idi, ilgisizlik içinde tek başına yapabileceğini yaptı ve gitti.
3. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Gönlün sevgi, nefret vb. duygulardan soyutlanmış olması durumu, kayıtsızlık, lakaydi
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yavaş yavaş, hafif hafif (akmak, esmek)
1. Ilgıt ılgıt esen seher yelleri / Esip esip yâre değmeli değil
1. Ilgıt ılgıt esen seher yelleri / Esip esip yâre değmeli değil
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Katma, bağlama, ekleme
2. Egemenliği altına alma
Lisan : Arapça ilḥāḳ
Telaffuz : ilha:kı