92406 kayıt bulundu.
ilham kaynağı, ilham perisi
1. isim , isim , isim , isim , Esin
2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Tanrı'nın, peygamberlerin yüreğine doldurduğu tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler
Lisan : Arapça ilhām
Telaffuz : ilha:mı
1. içe doğmasına sebep olmak, esindirmek
1. Osmanlı müverrihleri, acı tecrübelerin ilham ettiği bu insafsız hükümlere elbette ki itibar etmeyeceklerdi.
1. Osmanlı müverrihleri, acı tecrübelerin ilham ettiği bu insafsız hükümlere elbette ki itibar etmeyeceklerdi.
1. isim , isim , isim , isim , Esinlenmeyi ve içe doğmayı sağlayan şey
1. Evrenin zengin repertuvarı onun tükenmez ilham kaynağıdır.
1. Evrenin zengin repertuvarı onun tükenmez ilham kaynağıdır.
1. hayal dünyasını beslemek
1. İlham kaynağı olduklarını öğrenmek, onları her zaman çok mutlu eder.
1. İlham kaynağı olduklarını öğrenmek, onları her zaman çok mutlu eder.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Sanatçılara esin verdiği varsayılan kişi
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , İmparator
2. İran Moğollarında hükümdarın unvanı
1. isim , isim , isim , isim , İlhan olma durumu
2. Kendi topraklarında oturan çeşitli ulusları egemenliği altında toplayan devlet biçimi, imparatorluk
3. Böyle bir devletin yönetimi altındaki ülkelerin bütünü
1. isim , isim , isim , isim , Erzincan iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : i'liç
1. isim , isim , isim , isim , Erzurum iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ılı'ca
1. isim , isim , isim , isim , Sıcak su çıkan yer
2. Suyu sıcak olarak yerden çıkan hamam, kaplıca, çermik, kudret hamamı
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Ilıkça
1. çok ıslanmak
1. Korunaklı sandığım köşe o kadar da korunaklı değildi. Yağmur iliklerime kadar işlemişti.
1. Korunaklı sandığım köşe o kadar da korunaklı değildi. Yağmur iliklerime kadar işlemişti.
2. çok üşümek
3. bütün varlığını kaplamak, çok etkilenmek
1. En büyük payın yine de Celile'nin iliklerine işlemiş korkusu olacağını zannederim.
1. En büyük payın yine de Celile'nin iliklerine işlemiş korkusu olacağını zannederim.
1. iyice, en son sınırına dek
1. Ilık bir mart güneşi, iliklerine kadar ısınıyor insan.
1. Ilık bir mart güneşi, iliklerine kadar ısınıyor insan.
1. çok ıslanmak
1. İliklerine kadar da ıslanmış ve soğuk almış.
1. İliklerine kadar da ıslanmış ve soğuk almış.
murdarilik, omurilik, taş iliği
1. isim , isim , isim , isim , Kemiklerin iç boşluklarını dolduran ve kan hücrelerinin yapımını sağlayan doku
1. isim , isim , isim , isim , Giysi, yorgan çarşafı, yastık kılıfı vb.nin gereken belirli yerlerine düğmenin geçirilebilmesi için iplikle örülerek, parça geçirilerek veya biye ile yapılan küçük yarık
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak
1. Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir.
1. Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir.
1. çok lezzetli, iyi pişmiş (et)
2. argo , argo , argo , argo , çok güzel, istek uyandıran (kadın veya kız)