92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Hayalci
1. Hiç tecrübesi olmayan, yaşı küçük, fazla hayalperest bir çocuğa bunlar nasıl anlatılabilir?
1. Hiç tecrübesi olmayan, yaşı küçük, fazla hayalperest bir çocuğa bunlar nasıl anlatılabilir?
Lisan : Arapça ḫayāl + Farsça -perest
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Hayalci
1. Şair, âlim, mütefennin, feylesof, mutasavvıf ve kabalist olduğu kadar hayalperverdi.
1. Şair, âlim, mütefennin, feylesof, mutasavvıf ve kabalist olduğu kadar hayalperverdi.
Lisan : Arapça ḫayāl + Farsça -perver
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hayal edemeyen, hayali olmayan
1. Hayalsiz adam bir müstehase bile sayılmaz, o kadar hiçtir.
1. Hayalsiz adam bir müstehase bile sayılmaz, o kadar hiçtir.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Utanması olmayan, sıkılmayan
1. Rezil! Seninle konuşmak abes zaten ... Hayâsız ...
1. Rezil! Seninle konuşmak abes zaten ... Hayâsız ...
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hayâsıza yakışan
1. Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın / Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın
1. Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın / Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (haya:sı'zca) Hayâsız olarak, hayâsız bir biçimde, hayâsızcasına
1. Elinizi şimdi, saygısızca hatta hayâsızca öpebilir miyim?
1. Elinizi şimdi, saygısızca hatta hayâsızca öpebilir miyim?
1. isim , isim , isim , isim , Utanmazlık, sıkılmazlık
1. Piyasadaki şaşkınlık, kararsızlık, hayâsızlık kendilerinin en büyük yardımcılarıydı.
1. Piyasadaki şaşkınlık, kararsızlık, hayâsızlık kendilerinin en büyük yardımcılarıydı.
hayat adamı, hayatağacı, hayat arkadaşı, hayat boyu, hayat dersi, hayat dolu, hayat düzeyi, hayat felsefesi, hayat hikâyesi, hayat kadını, hayat kavgası, hayat mücadelesi, hayat okulu, hayat öpücüğü, hayat öyküsü, hayat pahalılığı, hayat seviyesi, hayat sigortası, hayat standardı, hayat şartları, hayat tarzı, abıhayat, bitkisel hayat, kaydıhayat, lüks hayat, ömrühayat, özel hayat, sosyal hayat, aile hayatı, bohem hayatı, cehennem hayatı, çalışma hayatı, gece hayatı, iş hayatı, komün hayatı, yazı hayatı
1. isim , isim , isim , isim , Canlı, sağ olma durumu
2. Yaşam
1. Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım.
1. Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım.
3. Hayat biçimi, içinde yaşanılan şartların bütünü, yaşantı
1. Köy hayatı. Gece hayatı.
1. Köy hayatı. Gece hayatı.
4. Meslek
1. Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı.
1. Uzun dualardan sonra bana denizcilik hayatını anlatmaya başladı.
5. Geçim şartlarının bütünü
1. Hayatımı yazılarımla kazanırım.
1. Hayatımı yazılarımla kazanırım.
6. Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma
1. Bu köyde hiç hayat yok.
1. Bu köyde hiç hayat yok.
7. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Yazgı
1. Hayat onları bir türlü birleştirmedi.
1. Hayat onları bir türlü birleştirmedi.
8. Yaşamayı sağlayan şartların bütünü
1. Ayda hayat yok.
1. Ayda hayat yok.
9. Bir kimsenin tarihsel biyografisi, hayat öyküsü, hayat hikâyesi
1. Atatürk'ün hayatı.
1. Atatürk'ün hayatı.
Lisan : Arapça ḥayāt
Telaffuz : haya:tı
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa
2. Avlu
3. Balkon
4. Sundurma
Lisan : Arapça ḥiyāṭ
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Zamana kolayca uyan, her türlü güçlüğü yenmesini bilen kimse
1. isim , isim , isim , isim , Eş
1. Ama evlenince eşi bulunmaz bir hayat arkadaşı olacaktır.
1. Ama evlenince eşi bulunmaz bir hayat arkadaşı olacaktır.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ömür boyu
1. Hayat boyu ek göstergelerini, katsayılarını hesapladı durdu.
1. Hayat boyu ek göstergelerini, katsayılarını hesapladı durdu.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İbret veya örnek alınacak gerçek olay
1. Konuşmalarında, sonunda mutlaka çeşitli hayat dersleri çıkartılan meselelere yer verirdi.
1. Konuşmalarında, sonunda mutlaka çeşitli hayat dersleri çıkartılan meselelere yer verirdi.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yaşama isteği çok olan, neşeli, canlı, yaşam dolu
1. isim , isim , isim , isim , Hayatı anlama ve algılama biçimi, yaşam felsefesi
1. yaşamak, varlığını sürdürmek
1. Gayet parlak ve kibar bir hayat geçiriyordu.
1. Gayet parlak ve kibar bir hayat geçiriyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Bir kişinin hayatı boyunca geçirdiği önemli olaylar ve evrelerin bütünü
1. Acıklı hayat hikâyesini kendi ağzından dinleyenler gözyaşlarına boğuldu.
1. Acıklı hayat hikâyesini kendi ağzından dinleyenler gözyaşlarına boğuldu.
2. Öz geçmiş
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Para karşılığında erkeklerin cinsel zevklerine hizmet eden ve bu işi meslek edinen kadın, orta malı, kaldırım çiçeği, kaldırım süpürgesi, kaldırım yosması, kötü kadın, sürtük, paçoz
1. isim , isim , isim , isim , Hayat kadını olma durumu, fahişelik, orospuluk
2. Hayat kadınının yaptığı iş, fahişelik, orospuluk
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Hayat mücadelesi
1. Öğrencilikti, bir yandan çalışmaktı, evlenip çoluk çocuğa karışmaktı derken bir de baktım ki hayat kavgasında boğulmuşum.
1. Öğrencilikti, bir yandan çalışmaktı, evlenip çoluk çocuğa karışmaktı derken bir de baktım ki hayat kavgasında boğulmuşum.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yaşamak ve geçinmek için harcanan emeklerin bütünü, hayat kavgası, yaşam kavgası