92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gemi, onarılmak için havuza çekilmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Havuzu olan
1. Rıza boş arsaları, ikiz pembe villaları, havuzlu bahçeyi geçti.
1. Rıza boş arsaları, ikiz pembe villaları, havuzlu bahçeyi geçti.
Havva Ana
1. isim , isim , isim , isim , Dinî inanışlara göre dünya üzerindeki ilk kadın, Havva Ana
Özel: Evet
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Küçük beyaz çiçekli bir yıllık bir bitki (Anastatica hierochuntia)
Telaffuz : havva'anaeli
1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet
Telaffuz : ha'vya
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle mersin balığının salamura edilmiş yumurtası
1. İkinci alkışa dayanamayan şair havyar, şampanya getirtti.
1. İkinci alkışa dayanamayan şair havyar, şampanya getirtti.
1. argo , argo , argo , argo , çalışmadan vakit geçirmek, vakti boşa harcamak
1. Bu adam bir gün doğar, fena bir aile içine girer, haylaz olur, mektebin arka sıralarında havyar keser, daima tekdir edilir.
1. Bu adam bir gün doğar, fena bir aile içine girer, haylaz olur, mektebin arka sıralarında havyar keser, daima tekdir edilir.
birikme havzası, boşaltma havzası
1. isim , isim , isim , isim , Bölge, mıntıka
1. Zonguldak kömür havzası.
1. Zonguldak kömür havzası.
2. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge
1. Kızılırmak havzası.
1. Kızılırmak havzası.
3. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Yer kabuğundaki kıvrımların çukur, alçak yeri, tekne
1. Amma da kademsizmişsiniz, ayağınızı havzaya atar atmaz göçük oldu.
1. Amma da kademsizmişsiniz, ayağınızı havzaya atar atmaz göçük oldu.
4. jeoloji , jeoloji , jeoloji , jeoloji , Tekne
Lisan : Arapça ḥavża
1. isim , isim , isim , isim , Samsun iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ha'vza
1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , İyi dilek, azarlama, şaşma ve sevinç bildirmede kullanılan bir söz
1. Hay çok yaşayasınız sizler!
1. Hay çok yaşayasınız sizler!
2. Ey
1. Hay Tanrı'm, sesine yaraşır bir yürek verseydin şu adama.
1. Hay Tanrı'm, sesine yaraşır bir yürek verseydin şu adama.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Er bezi
Lisan : Farsça ḫāye
1. isim , isim , isim , isim , Utanma duygusu, utanç, utanma, sıkılma
Lisan : Arapça ḥayāʾ
Telaffuz : haya:
hayal gücü, hayalhane, hayal kırıklığı, hayal meyal, hayal oyunu, ham hayal, inkisarıhayal, sukutuhayal
1. isim , isim , isim , isim , Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya
1. Mustafa Kemal hayallerin değil hakikatlerin adamı idi.
1. Mustafa Kemal hayallerin değil hakikatlerin adamı idi.
2. Belli belirsiz görülen şey, gölge
3. fizik , fizik , fizik , fizik , Görüntü
1. İnsanın aynadaki hayali.
1. İnsanın aynadaki hayali.
4. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , İmge
5. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimler ve bunlarla oynatılan oyun
1. Hayal yani Karagöz oynatan bir sanatkârmış.
1. Hayal yani Karagöz oynatan bir sanatkârmış.
Lisan : Arapça ḫayāl
Telaffuz : haya:li
1. bir şeyi zihinde tasarlayıp canlandırmak, hayallemek
1. Yarınki Türk operasını hayal eder, bize yepyeni, bambaşka ufuklar açardı.
1. Yarınki Türk operasını hayal eder, bize yepyeni, bambaşka ufuklar açardı.
1. ince, zarif
1. Dudaklarının kenarından hayal gibi beyaz bir dil geçti.
1. Dudaklarının kenarından hayal gibi beyaz bir dil geçti.
1. isim , isim , isim , isim , Zihnin hayal yaratma yetisi, düş gücü, imgelem, muhayyile
2. Geçmiş yaşantılara özgü ögelerle şimdiki yaşantı arasında bağ kurma gücü
3. Bir nesneyi, o nesne karşımızda olmaksızın tasarımlama yetisi
1. isim , isim , isim , isim , Çok istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmeyişinden duyulan üzüntü
1. Al sana bir hayal kırıklığı daha!
1. Al sana bir hayal kırıklığı daha!
1. çok istenilen veya umulan bir şeyin gerçekleşmemesinden üzüntü duymak
1. Bir hafta sonra sargıları açıp eserini incelediğinde hayal kırıklığına uğradı.
1. Bir hafta sonra sargıları açıp eserini incelediğinde hayal kırıklığına uğradı.