Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hastalık tablosu
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Hastanın yatağının başında bulunan ve hastalığın seyrini gösteren levha


hastalıklı

İlgili Kelimeler:

zührevi hastalıklı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Vücut direnci az olan, çabuk hastalanan, mariz

Örnek:

1. Doğuştan hastalıklı çocuklar, kardeşlerinin ve yaşıtlarının aksine annelerine aittir yalnızca ve hep öyle kalırlar.

1. Doğuştan hastalıklı çocuklar, kardeşlerinin ve yaşıtlarının aksine annelerine aittir yalnızca ve hep öyle kalırlar.


hastalıklılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hastalıklı olma durumu


hastane

İlgili Kelimeler:

hastane enfeksiyonu, hastane gemisi, askerî hastane, seyyar hastane, akıl hastanesi, asker hastanesi, ilk yardım hastanesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hastalara yatarak veya ayakta tanı, tedavi ve bakım hizmetlerinin hekim, hemşire ve diğer sağlık çalışanları tarafından verildiği sağlık kuruluşu

Örnek:

1. Babam hastaneye gidip başhekimle görüştü.

1. Babam hastaneye gidip başhekimle görüştü.


Lisan : Farsça ḫaste + ḫāne

Telaffuz : hasta:ne

hastane enfeksiyonu
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Hastanedeyken vücuda geçen mikroorganizmaların yol açtığı, genellikle hastanede yatılan süre içinde bazen de taburcu olduktan sonra ortaya çıkan enfeksiyon


hastane gemisi
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Savaş, afet vb. durumlarda hasta bakımı için ayrılan özel donanımlı gemi


hastanelik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hastaneye kaldırılacak durumda olan


hastanelik etmek
Anlamı:

1. birini aşırı derecede dövmek


hastanelik olmak
Anlamı:

1. hastanede tedavi görmeyi gerektirecek kadar hastalanmak

Örnek:

1. Şu son turnuvada dört futbolcu hastanelik olmuş.

1. Şu son turnuvada dört futbolcu hastanelik olmuş.

2. çok dayak yemek

Örnek:

1. Çıkan kavgada beş kişi hastanelik oldu.

1. Çıkan kavgada beş kişi hastanelik oldu.


hastaneye kaldırmak (veya yatırmak)
Anlamı:

1. tedavi amacıyla hastaneye götürmek


hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir
Anlamı:

1. `ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta olmak bundan daha kolay görünür` anlamında kullanılan bir söz


hastaya döşek sorulmaz
Anlamı:

1. `bir kişiye, onsuz yapamayacağı belli olan bir şeyin gerekli olup olmadığı sorulmaz` anlamında kullanılan bir söz


hastel
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Daha ziyade gençlerin ve araştırmacıların konaklaması için yapılmış ve belirli kurallara göre yönetilen ucuz tesisler


Lisan : Fransızca hostel

hasut
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kıskanç

Örnek:

1. Bu hasutların dedikodularına inanmak caiz mi?

1. Bu hasutların dedikodularına inanmak caiz mi?


Lisan : Arapça ḥasūd

hasutluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıskançlık


haşviyat
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sözde ve yazıda gereksiz olan bölümler


Lisan : Arapça ḥaşviyyāt

Telaffuz : haşviya:tı

haşyet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Korku, korkma

Örnek:

1. Bir kâbustan silkinen adamların haşyetiyle göz kapaklarını ovalayarak açıyordu.

1. Bir kâbustan silkinen adamların haşyetiyle göz kapaklarını ovalayarak açıyordu.


Lisan : Arapça ḫaşyet

hat

İlgili Kelimeler:

hat bekçisi, hattıhareket, ana hat, dar hat, demir hat, dış hat, faturalı hat, faturasız hat, havai hat, hüsnühat, iç hat, kör hat, ana besleme hattı, ana kolon hattı, ateş hattı, avcı hattı, bağlama hattı, borda hattı, boru hattı, istiva hattı, karakol hattı, link hattı, pruva hattı, ring hattı, su hattı, telefon hattı, telgraf hattı, tramvay hattı, dış hatlar, iç hatlar, şehir hatları

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çizgi

2. Yazı

3. Ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek

Örnek:

1. Demir yolu hattı. Otobüs hattı.

1. Demir yolu hattı. Otobüs hattı.

4. Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi

Örnek:

1. Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar.

1. Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar.

5. Kanal

6. Savunma veya saldırma amacıyla bir araya getirilmiş asker dizisi

Örnek:

1. Dalga dalga ilerleyen hücum hatlarımız birinci düşman siperlerine girdi.

1. Dalga dalga ilerleyen hücum hatlarımız birinci düşman siperlerine girdi.

7. Sınır

8. Yüzü biçimlendiren çizgi veya kırışıklık

Örnek:

1. Kumral bıyıkları ve ölçülü yüz hatlarıyla her zamanki kadar yakışıklıydı.

1. Kumral bıyıkları ve ölçülü yüz hatlarıyla her zamanki kadar yakışıklıydı.

9. Biçim

Örnek:

1. Vücut hatlarını korumak lazım.

1. Vücut hatlarını korumak lazım.


Lisan : Arapça ḫaṭṭ

hat bekçisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Demir yolunu, telefon ve telgraf hatlarını gözetleyip korumakla görevli kimse


hat çekmek
Anlamı:

1. telefon, telgraf tellerini döşemek veya direklere germek


hat trick
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , 343 üçleme


Lisan : İngilizce hat trick

hata

İlgili Kelimeler:

hatasıyla sevabıyla, ayak hatası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yanlış

Örnek:

1. Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum.

1. Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum.

2. İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı

Örnek:

1. Ağzını topla, dedim ama hatamı anladım.

1. Ağzını topla, dedim ama hatamı anladım.

3. Suç, günah, kusur


Lisan : Arapça ḫaṭāʾ

Telaffuz : hata:

hata etmek (veya eylemek veya işlemek)
Anlamı:

1. yanlışlık yapmak, yanılgıya düşmek

Örnek:

1. Batıla alkış tutanların karşısına geçip hata eylediğimi yeni yeni öğrenmiş bulunuyorum.

1. Batıla alkış tutanların karşısına geçip hata eylediğimi yeni yeni öğrenmiş bulunuyorum.


hatalı

İlgili Kelimeler:

hatalı yürüme

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hatası olan, yanlışlığı bulunan

Örnek:

1. Hatalı yazı. Hatalı davranış.

1. Hatalı yazı. Hatalı davranış.


hatalı yürüme
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Basketbolda bir oyuncunun top elindeyken yerde zıplatmadan bir adımdan fazla yürümesi, step (II)