Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hassaslık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duyarlılık


hassaten
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Özellikle

Örnek:

1. Bu bazı demagogların hassaten seçim propagandalarında kullandığı boş laflardan biri değildir.

1. Bu bazı demagogların hassaten seçim propagandalarında kullandığı boş laflardan biri değildir.


Lisan : Arapça ḫāṣṣaten

Telaffuz : ha'ssaten

hasse
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Patiska


hassiyum
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 108, atom ağırlığı 269 olan, 25 °C'de katı olduğu, gümüş renginde veya gri renkte olduğu tahmin edilen yapay bir element (simgesi Hs)


Telaffuz : ha'ssiyum

hasta

İlgili Kelimeler:

hasta bakıcı, hasta hakları, hasta kâğıdı, hastane, ağır hasta, akıl hastası, kalp hastası, ruh hastası, sinir hastası

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız

Örnek:

1. Annem o evin önü sofalı bir odasında hasta yatıyordu.

1. Annem o evin önü sofalı bir odasında hasta yatıyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı düşkün, tutkun

Örnek:

1. Maç hastası.

1. Maç hastası.

3. argo , argo , argo , argo , Parasız, züğürt

4. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan


Lisan : Farsça ḫaste

hasta bakıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hekimin tedavi ile ilgili buyruklarını yerine getirip hastaya bakan, hemşirelere yardım eden kimse

Örnek:

1. Hasta bakıcı duvarın önündeki dolaptan bir battaniye çıkarıyor.

1. Hasta bakıcı duvarın önündeki dolaptan bir battaniye çıkarıyor.


hasta bakıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hasta bakıcının yaptığı iş

Örnek:

1. Al başına belayı, bir de hasta bakıcılık edeceğiz.

1. Al başına belayı, bir de hasta bakıcılık edeceğiz.


hasta etmek
Anlamı:

1. hasta olmasına yol açmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , bezdirmek, bıktırmak, usandırmak


hasta hakları
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sağlık hizmeti verilirken temel insan haklarının güvenceye alınmasını, insan onuru ve bütünlüğünün korunmasını amaçlayan haklar


hasta kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişinin tedavi olmak amacıyla kurum doktoruna veya hastanede ilgili birime gönderilmesini sağlayan belge


hasta ol benim için, öleyim senin için
Anlamı:

1. `kişi kendisi için bir fedakârlıkta bulunan kimseye karşı sırası geldiğinde daha büyük fedakârlıkta bulunur` anlamında kullanılan bir söz


hasta olmak (veya düşmek)
Anlamı:

1. hastalanmak


hasta olmayan sağlığın kadrini bilmez
Anlamı:

1. `insanlar sağlığın değerini ancak hastalıkta acı çekip iyileştikten sonra anlarlar` anlamında kullanılan bir söz


hastaca
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz hasta

Örnek:

1. Bizim kadın hastacaydı, yatıyordu.

1. Bizim kadın hastacaydı, yatıyordu.


hastalanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hastalanabilmek işi


hastalanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hastalanma ihtimali bulunmak


hastalandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hastalandırmak işi


hastalandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hasta etmek, hastalanmasına sebep olmak


hastalanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hastalanma işi


hastalanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hastalanmak işi


hastalanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sağlığı bozulmak, esenliği yerinde olmamak, rahatsızlanmak, hasta olmak

Örnek:

1. Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalandı.

1. Mart başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalandı.


hastalık

İlgili Kelimeler:

hastalık tablosu, ağır hastalık, amansız hastalık, bulaşıcı hastalık, ince hastalık, mavihastalık, zührevi hastalık, akıl hastalığı, Behçet hastalığı, büyüklük hastalığı, damla hastalığı, deli dana hastalığı, fil hastalığı, göğüs hastalığı, gösterme hastalığı, hareket hastalığı, mantar hastalığı, miskin hastalığı, paçavra hastalığı, Parkinson hastalığı, peri hastalığı, ruh hastalığı, sedef hastalığı, sinir hastalığı, şap hastalığı, şeker hastalığı, uyku hastalığı, zamk hastalığı, iç hastalıkları, kadın hastalıkları

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı

2. Ruh sağlığının bozulması durumu

3. Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk

Örnek:

1. Filoksera, bağ hastalıklarının en korkuncudur.

1. Filoksera, bağ hastalıklarının en korkuncudur.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı düşkünlük, tutku

Örnek:

1. Temizlik hastalığı.

1. Temizlik hastalığı.


hastalık almak (veya kapmak veya hastalığa tutulmak)
Anlamı:

1. bulaşıcı bir hastalığa yakalanmak


hastalık kantarla girer, miskalle çıkar
Anlamı:

1. `hastalık birden ve çok zorlu gelir ama yavaş yavaş iyileşir` anlamında kullanılan bir söz


hastalık sağlık bizim için
Anlamı:

1. `insan sağ, esen olabildiği gibi hasta da olabilir` anlamında kullanılan bir söz