92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , argo , argo , zarf , zarf , argo , argo , Gerçekten
Telaffuz : harbi'den
1. isim , isim , isim , isim , Ateşli silahlarda harbinin yerleştirildiği yer
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Doğruluk, temizlik, mertlik
erkânıharbiyeiumumiye, kıymetiharbiye
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Savaşla ilgili işler
2. Harp okulu
Lisan : Arapça ḥarbiyye
harcetmek, harcıâlem, harcırah, borç harç, vekilharç, yağlı harç, damga harcı, köfte harcı
1. isim , isim , isim , isim , Harcanan para, masraf
2. Yükseköğrenim öğrencilerinin ödemek zorunda olduğu katkı payı
3. Giysiler dikilirken kullanılan tamamlayıcı veya süsleyici şeyler
4. Bahçıvanlıkta değişik nitelikteki toprak vb. maddelerin karıştırılmasıyla hazırlanmış toprak
5. Bir yemeğin yapılmasında kullanılan ve tat veren maddelerin bütünü
1. Bu yemeğin harcı pek iyi değil.
1. Bu yemeğin harcı pek iyi değil.
6. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Resmî işlerde devlet veznesine ödenen para
1. Tapu harcı. Mahkeme harcı.
1. Tapu harcı. Mahkeme harcı.
7. mimarlık , mimarlık , mimarlık , mimarlık , Yapıda tuğla veya taşların örgüsünü sağlamlaştırmak, duvarları sıvamak için kullanılan, toprak, saman, kum, kireç, çimento vb. şeyleri su ile kararak yapılan karışım
1. Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz.
1. Sıvanmış, boyanmış bir binanın tuğlaları arasındaki harcı göremeyiz.
Lisan : Arapça ḫarc
harcama kalemi
1. isim , isim , isim , isim , Harcamak işi, sarf
2. Bir şey almak için elden çıkarılan para, gider
1. Bildiğim kadarıyla o, lüks tüketime girecek harcamalara karşı idi.
1. Bildiğim kadarıyla o, lüks tüketime girecek harcamalara karşı idi.
1. isim , isim , isim , isim , Muhasebe işlemleri içinde en fazla satın alınan maddelerin bütünü
1. -i , -i , -i , -i , Bir iş görmek veya bir şey satın almak için parayı elden çıkarmak, sarf etmek
1. İki maaşımı hastalığına harcadığım talebe, sonbaharla beraber ölmüştü.
1. İki maaşımı hastalığına harcadığım talebe, sonbaharla beraber ölmüştü.
2. Bir şey yapmak için kullanmak, tüketmek
1. Bir bütün günü mutfakta harcayıp çeşitli yemekler yapıyor.
1. Bir bütün günü mutfakta harcayıp çeşitli yemekler yapıyor.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birinin değer ve onurunu kırıcı bir durum yaratmak
1. Bir delilik yaptı ve otobüsteki kız uğruna Arzu'yu harcadı.
1. Bir delilik yaptı ve otobüsteki kız uğruna Arzu'yu harcadı.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Manevi yönden kötü duruma düşürmek, feda etmek
1. Çoluk çocuğu uğruna kendini harcadı.
1. Çoluk çocuğu uğruna kendini harcadı.
5. argo , argo , argo , argo , Yok olmasına, ölmesine sebep olmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Harcanma ihtimali bulunmak
1. Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz.
1. Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Harcama işi yapılmak, harcama işine konu olmak
1. Bu işe çok para ve emek harcandı.
1. Bu işe çok para ve emek harcandı.
1. -i , -i , -i , -i , Harcama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Harcamaya gücü yetmek