Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
haraca bağlamak
Anlamı:

1. bir kimseyi veya bir yeri belli zamanlarda kendisine belli miktarda para vermeye zorlamak


haraca kesmek
Anlamı:

1. zorbalıkla para koparmak veya çıkar sağlamak


Ön Takı : (birini)

haraççı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haraç alan kimse

2. tarih , tarih , tarih , tarih , Haraç toplamakla görevli olan kimse


haraççılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haraççı olma durumu

2. Haraççının yaptığı iş


haraçlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Haraca bağlanmış, vergi ödeyen


harakiri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Karnını bıçakla deşme yoluyla kendini öldürme


Lisan : Japonca

Telaffuz : haraki'ri

harala gürele
Anlamı:

1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , Telaş ile


haram

İlgili Kelimeler:

haram lokma, haram para, haramzade

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Din kurallarına aykırı olan, dinî bakımdan yasak olan, helal karşıtı

2. Yasak

Örnek:

1. Biraz sevinmek için bekledim dinsin yaram / Anladım, bana gülmek değil yaşamak haram

1. Biraz sevinmek için bekledim dinsin yaram / Anladım, bana gülmek değil yaşamak haram


Lisan : Arapça ḥarām

haram etmek
Anlamı:

1. -de , -de , -de , -de , bir kimseye bir şeyden umduğu yarar ve rahatı tattırmamak


haram lokma
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Toplumun gelenek ve göreneklerine veya dinî kurallarına aykırı olarak elde edilen şey


haram olmak
Anlamı:

1. bir şeyden gereği gibi yararlanamamak

Örnek:

1. Yanında oturup iki laf etmek haram oldu bize.

1. Yanında oturup iki laf etmek haram oldu bize.


haram olsun!
Anlamı:

1. `hayrını görme, görmesin!` anlamında kullanılan bir söz


haram para
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Yasa dışı yollardan kazanılan para

Örnek:

1. Bu paylardan başka para almazdı çünkü haram para almaktan çok sakınırdı.

1. Bu paylardan başka para almazdı çünkü haram para almaktan çok sakınırdı.


haram yemek
Anlamı:

1. toplumun gelenek ve göreneklerine veya dinî kurallarına aykırı olarak bir şeyi kendi yararına kullanmak, sahiplenmek


harama uçkur çözmek
Anlamı:

1. nikâhsız olarak cinsel ilişkide bulunmak


harami
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hırsız, haydut, eşkıya

Örnek:

1. Olur mu canım, bu kudurmuş, şehirde, bunca haraminin ortasında nasıl yalnız kalır Suat, nasıl bensiz yaşar!

1. Olur mu canım, bu kudurmuş, şehirde, bunca haraminin ortasında nasıl yalnız kalır Suat, nasıl bensiz yaşar!


Lisan : Arapça ḥarāmī

Telaffuz : hara:mi:

haramilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hırsızlık, haydutluk


haramın temeli olmaz
Anlamı:

1. `haram kazanç, bir işe yaramadan telef olur gider` anlamında kullanılan bir söz


haramlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Haram olma durumu


haramsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Haram olmayan, haram karışmamış

Örnek:

1. Haramsız kazanç.

1. Haramsız kazanç.


haramzade
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Piç


Lisan : Arapça ḥarām + Farsça zāde

Telaffuz : haramza:de

haranı
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Büyük tencere


harap
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran

Örnek:

1. Mezarlığın ortasında altı adet mermer sütunlu harap bir kümbet göze çarpar.

1. Mezarlığın ortasında altı adet mermer sütunlu harap bir kümbet göze çarpar.

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Çok sarhoş

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bitkin, yorgun, perişan


Lisan : Arapça ḫarāb

harap düşmek
Anlamı:

1. kötü bir durumla karşı karşıya kalmak

Örnek:

1. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

1. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.


harap etmek
Anlamı:

1. harap duruma getirmek

Örnek:

1. Ona zamanın harap edemeyeceği bir abide yapmak istedi.

1. Ona zamanın harap edemeyeceği bir abide yapmak istedi.