Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
güzleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güzlemek işi


güzlemek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sonbaharı bir yerde geçirmek

Örnek:

1. Bu yıl güneyde güzledik.

1. Bu yıl güneyde güzledik.


güzlük
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Güzün yapılan

Örnek:

1. Güzlük ekim.

1. Güzlük ekim.

2. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Güzün ekilen tahıl


güzün
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Güz mevsiminde, sonbaharda


Telaffuz : gü'zün

H
Anlamı:

1. kimya , kimya , kimya , kimya , Hidrojen elementinin simgesi


h, H
Anlamı:

1. Türk alfabesinin onuncu sırasında yer alan ve He adı verilen bu harf, ses bilimi bakımından sert, sızıcı gırtlak ünsüzünü gösterir

2. müzik , müzik , müzik , müzik , Nota işaretlerini harfle gösterme yönteminde si sesini gösterir


ha
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , İstek uyandırmak için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Ha göreyim seni! Ha gayret!

1. Ha göreyim seni! Ha gayret!

2. (ha:) Şaşma anlatan bir söz

Örnek:

1. Amma güzel ha! Öyle oldu ha!

1. Amma güzel ha! Öyle oldu ha!

3. (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum.

1. Sakın ha bir daha yapma! Sakın ha ağlamanı istemiyorum.

4. (ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığını veya kavrandığını anlatan bir söz

Örnek:

1. Ha, miralay arzu ederse o başka tabii!

1. Ha, miralay arzu ederse o başka tabii!

5. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamı veren bir söz

Örnek:

1. Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

1. Ha ben gelmişim ha o. Ha bağ ha bahçe ha tarla.

6. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarları arasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığı ve bundan bıkıldığı bildirilir

Örnek:

1. Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

1. Yürü ha yürü, yol bitmiyor ki.

7. edat , edat , kaba konuşmada , kaba konuşmada , edat , edat , kaba konuşmada , kaba konuşmada , Evet

8. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , (ha:) Soru bildiren bir söz

Örnek:

1. Sen de geldin ha?

1. Sen de geldin ha?


Ha
Anlamı:

1. kimya , kimya , kimya , kimya , Hahniyum elementinin simgesi


ha ... ha ...
Anlamı:

1. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Neredeyse, hemen yakında

Örnek:

1. Ha koptu ha kopacak. Ha geldi ha gelecek.

1. Ha koptu ha kopacak. Ha geldi ha gelecek.


ha babam (ha)
Anlamı:

1. karşısındakinin çabasını artırmak için kullanılan bir söz

2. sürekli olarak, durmadan

Örnek:

1. Camın arkasında oturmuş, ha babam fatura damgalayıp para üstü veriyor.

1. Camın arkasında oturmuş, ha babam fatura damgalayıp para üstü veriyor.

2. Yirmi iki delikanlı kan ter içinde ha babam ha koşuyorlar.

2. Yirmi iki delikanlı kan ter içinde ha babam ha koşuyorlar.


ha babam de babam
Anlamı:

1. durmaksızın, sürekli


ha bire
Anlamı:

1. durmadan, ara vermeden, arka arkaya, sürekli olarak

Örnek:

1. Etrafında, bir kolayını bulup dışarıya sızanlardan birkaç kişi ha bire ellerinden öpüyor.

1. Etrafında, bir kolayını bulup dışarıya sızanlardan birkaç kişi ha bire ellerinden öpüyor.


ha bugün ha yarın
Anlamı:

1. neredeyse, kısa bir süre içinde

Örnek:

1. Ha bugün ha yarın gelecek diye bekliyorlar.

1. Ha bugün ha yarın gelecek diye bekliyorlar.


ha deyince
Anlamı:

1. istenilen anda


ha gayret
Anlamı:

1. kuvvet vermek, cesaretlendirmek, yardım etmek için söylenen bir söz


ha Hoca Ali ha Ali Hoca
Anlamı:

1. değişik gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte aynı olduğunu anlatan bir söz


ha şöyle
Anlamı:

1. yapılan bir işin beğenildiğini anlatan bir söz


ha şunu bileydin
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , `bunu çoktan anlaman, bilmen gerekirdi` anlamında kullanılan bir söz


hab
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Uyku


Lisan : Farsça ḫvāb

Telaffuz : ha:b

habanera
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok kıvrak bir Küba dansı

2. Bu dansın müziği


Lisan : (Habana yer adından)

Telaffuz : habane'ra

habaset
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kötülük, alçaklık

Örnek:

1. Senin ne habasetlere kadir olduğunu ben bilirim.

1. Senin ne habasetlere kadir olduğunu ben bilirim.


Lisan : Arapça ḫabās̱et

Telaffuz : haba:set

habbe
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tahıl tanesi, evin

2. Su kabarcığı

Örnek:

1. Ateşoğlu, bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu.

1. Ateşoğlu, bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu.

3. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Orta oyunundaki tiplerin `yemek yeme` anlamında kullandığı söz


Lisan : Arapça ḥabbe

habbesi kalmadı (veya yok)
Anlamı:

1. `kalmadı, bitti, tükendi` anlamında kullanılan bir söz


habbeyi kubbe yapmak
Anlamı:

1. önemsiz bir şeyi abartmak

Örnek:

1. Arkadaşım İrfan'ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim.

1. Arkadaşım İrfan'ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim.


haber

İlgili Kelimeler:

haber ajansı, haber bülteni, haber bürosu, haber kaynağı, haber kipi, haber merkezi, haber stüdyosu, acı haber, ana haber sunucusu, atlatma haber, ilmühaber, kara haber, kötü haber, şişirme haber, yalan haber, tekmil haberi, doğum ilmühaberi, ikametgâh ilmühaberi, vefat ilmühaberi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık

Örnek:

1. Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi.

1. Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi.

2. İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi

Örnek:

1. Herkes sofraya oturmuş, bir yandan çorbalarını kaşıklayıp bir yandan da haberleri seyrediyordu.

1. Herkes sofraya oturmuş, bir yandan çorbalarını kaşıklayıp bir yandan da haberleri seyrediyordu.

3. Bilgi

Örnek:

1. Sanattan haberi yok.

1. Sanattan haberi yok.

4. eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , eskimiş , eskimiş , dil bilgisi , dil bilgisi , Yüklem


Lisan : Arapça ḫaber