92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Gece ile gündüzün eşit olması, ılım, ekinoks
1. Gün tün eşitliği 21 Mart'ta ve 23 Eylül'de olmak üzere yılda iki kez olur.
1. Gün tün eşitliği 21 Mart'ta ve 23 Eylül'de olmak üzere yılda iki kez olur.
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Güneş tutulması
1. `işlerini en uygun zamanda yap` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Güneş çıkmışken yağan iri damlalı yağmur
1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Güneş'in gök küresinde bir gün boyunca çizdiği çemberin ufuk üstünde kalan parçası
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Doğu rüzgârı
1. hapis cezası almak
1. Arkadaşım altı ay gün yedi.
1. Arkadaşım altı ay gün yedi.
1. güneş ışığından uzakta kalmak, ışık görmemek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , hiç kullanılmamak, yeni kalmak
1. hiç kullanılmamış
2. ortalığa çıkmamış
3. çok ağır hakaret içeren
günah keçisi, yazık günah
1. isim , isim , isim , isim , Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal
1. Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir.
1. Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir.
2. Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık
1. Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır.
1. Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır.
3. Sorumluluk, vebal
1. Ben söyleyeyim de günah benden gitsin.
1. Ben söyleyeyim de günah benden gitsin.
4. Kabahat, hafif suç
1. Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür.
1. Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür.
Lisan : Farsça gunāh
Telaffuz : güna:hı
1. `ben görevimi yaptım, bundan sonrası için sorumluluk kabul etmem` anlamında kullanılan söz
1. Seni göreyim söyleyeyim, dedim de günah benden gitsin!
1. Seni göreyim söyleyeyim, dedim de günah benden gitsin!
1. Hristiyanlar, Tanrı'nın bağışlaması için papaza gidip işlediği günahları anlatmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , kötü davranışlarını, suçlarını açıklamak, anlatmak
1. Sözlerinin ardında sitem vardı ama daha çok günah çıkarıyordu.
1. Sözlerinin ardında sitem vardı ama daha çok günah çıkarıyordu.
1. günah sayılan davranışta bulunmak
1. Bedia'yı terk edersem büyük bir günah işlemiş olacağım.
1. Bedia'yı terk edersem büyük bir günah işlemiş olacağım.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Gerçek sorumluları korumak amacıyla suç, kabahat vb. olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen kişi, kurum, nesne vb
1. gerçek sorumluları korumak amacıyla suç, kabahat vb. olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen kişi durumuna gelmek
1. yazık olmak
1. Bu mala bu kadar para vermek günah olur.
1. Bu mala bu kadar para vermek günah olur.
1. dinî bakımdan suç sayılan bir iş yapmak
1. Ben bunu kitaplıkta saklayarak günaha giriyorum.
1. Ben bunu kitaplıkta saklayarak günaha giriyorum.
1. `ben karışmam, sorumluluk sana veya ona düşer` anlamında kullanılan bir söz
1. Günahı boynuna, doping de yapıyormuş.
1. Günahı boynuna, doping de yapıyormuş.
1. sevmemek, nefret etmek
1. Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi.
1. Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi.
1. birisi için haksız olarak kötü düşünmek, kuşkulanmak
1. Ne yazık, günahına girdim bu halkın demin / Zehir nefesleri var bu seslerde matemin
1. Ne yazık, günahına girdim bu halkın demin / Zehir nefesleri var bu seslerde matemin
2. iftira etmek