Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gün ortası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Öğle vakti


gün saymak
Anlamı:

1. herhangi bir iş veya olayın belirlenmiş süresinin sonunu heyecanla beklemek


gün tün eşitliği
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Gece ile gündüzün eşit olması, ılım, ekinoks

Örnek:

1. Gün tün eşitliği 21 Mart'ta ve 23 Eylül'de olmak üzere yılda iki kez olur.

1. Gün tün eşitliği 21 Mart'ta ve 23 Eylül'de olmak üzere yılda iki kez olur.


gün tutulması
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Güneş tutulması


gün varken davarını eve götür
Anlamı:

1. `işlerini en uygun zamanda yap` anlamında kullanılan bir söz


gün yağmuru
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Güneş çıkmışken yağan iri damlalı yağmur


gün yayı
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Güneş'in gök küresinde bir gün boyunca çizdiği çemberin ufuk üstünde kalan parçası


gün yeli
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Doğu rüzgârı


gün yemek
Anlamı:

1. hapis cezası almak

Örnek:

1. Arkadaşım altı ay gün yedi.

1. Arkadaşım altı ay gün yedi.


gün yüzü görmemek
Anlamı:

1. güneş ışığından uzakta kalmak, ışık görmemek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , hiç kullanılmamak, yeni kalmak


gün yüzü görmemiş (söz veya küfür)
Anlamı:

1. hiç kullanılmamış

2. ortalığa çıkmamış

3. çok ağır hakaret içeren


günah

İlgili Kelimeler:

günah keçisi, yazık günah

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dinî bakımdan suç sayılan iş veya davranış, vebal

Örnek:

1. Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir.

1. Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir.

2. Acımaya yol açacak kötü davranış, yazık

Örnek:

1. Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır.

1. Bu adama bu kadar eziyet etmek günahtır.

3. Sorumluluk, vebal

Örnek:

1. Ben söyleyeyim de günah benden gitsin.

1. Ben söyleyeyim de günah benden gitsin.

4. Kabahat, hafif suç

Örnek:

1. Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür.

1. Bütün kusurları, günahları, kibar, asil bir güzellik şeklinde görülür.


Lisan : Farsça gunāh

Telaffuz : güna:hı

günah benden gitti (veya gitsin)
Anlamı:

1. `ben görevimi yaptım, bundan sonrası için sorumluluk kabul etmem` anlamında kullanılan söz

Örnek:

1. Seni göreyim söyleyeyim, dedim de günah benden gitsin!

1. Seni göreyim söyleyeyim, dedim de günah benden gitsin!


günah çıkarmak
Anlamı:

1. Hristiyanlar, Tanrı'nın bağışlaması için papaza gidip işlediği günahları anlatmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , kötü davranışlarını, suçlarını açıklamak, anlatmak

Örnek:

1. Sözlerinin ardında sitem vardı ama daha çok günah çıkarıyordu.

1. Sözlerinin ardında sitem vardı ama daha çok günah çıkarıyordu.


günah işlemek
Anlamı:

1. günah sayılan davranışta bulunmak

Örnek:

1. Bedia'yı terk edersem büyük bir günah işlemiş olacağım.

1. Bedia'yı terk edersem büyük bir günah işlemiş olacağım.


günah keçisi
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Gerçek sorumluları korumak amacıyla suç, kabahat vb. olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen kişi, kurum, nesne vb


günah keçisi olmak
Anlamı:

1. gerçek sorumluları korumak amacıyla suç, kabahat vb. olumsuzlukların sebebi olarak gösterilen kişi durumuna gelmek


günah olmak
Anlamı:

1. yazık olmak

Örnek:

1. Bu mala bu kadar para vermek günah olur.

1. Bu mala bu kadar para vermek günah olur.


günaha girmek
Anlamı:

1. dinî bakımdan suç sayılan bir iş yapmak

Örnek:

1. Ben bunu kitaplıkta saklayarak günaha giriyorum.

1. Ben bunu kitaplıkta saklayarak günaha giriyorum.


günaha sokmak
Anlamı:

1. günah işlemesine yol açmak


günahı (veya günahı vebali) boynuna
Anlamı:

1. `ben karışmam, sorumluluk sana veya ona düşer` anlamında kullanılan bir söz

Örnek:

1. Günahı boynuna, doping de yapıyormuş.

1. Günahı boynuna, doping de yapıyormuş.


günahı kadar sevmemek
Anlamı:

1. sevmemek, nefret etmek

Örnek:

1. Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi.

1. Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi.


günahına girmek (veya günahını almak)
Anlamı:

1. birisi için haksız olarak kötü düşünmek, kuşkulanmak

Örnek:

1. Ne yazık, günahına girdim bu halkın demin / Zehir nefesleri var bu seslerde matemin

1. Ne yazık, günahına girdim bu halkın demin / Zehir nefesleri var bu seslerde matemin

2. iftira etmek


günahını çekmek
Anlamı:

1. birinin yaptığı veya birine karşı yapılan kötülüğün cezasını görmek


günahını vermez
Anlamı:

1. çok cimri