Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gümüşi akasya
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Mimoza


gümüşleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gümüşlemek işi


gümüşlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gümüşle kaplamak veya süslemek

2. Gümüşün rengini andıran bir renk vermek

Örnek:

1. Ay ışığının, yüksek servileri ince ince gümüşlediği bir şato korusundaymışlar.

1. Ay ışığının, yüksek servileri ince ince gümüşlediği bir şato korusundaymışlar.


gümüşlenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gümüşlenmek işi


gümüşlenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gümüşle kaplanmak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gümüş gibi parıldamak


gümüşletme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gümüşletmek işi


gümüşletmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Gümüşle kaplatmak veya süsletmek


gümüşlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gümüşü olan, gümüşle kaplanmış veya süslenmiş olan


Gümüşova
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzce iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : gümü'şova

gümüşservi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ayın suya yansımasıyla oluşan parıltılı görünüm


Telaffuz : gümü'şservi

gümüşsü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gümüşü andıran, gümüşe benzeyen, gümüş gibi, gümüşümsü


gümüşsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gümüşü olmayan


gümüşümsü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gümüşsü


gün

İlgili Kelimeler:

günâşık, günaşırı, günaydın, gün balı, gün balığı, gün batımı, gün batısı, günbegün, günberi, gün boyu, günçiçeği, gün dikilmesi, gün doğusu, gündöndü, gün dönümü, gün durumu, güngörmez, güngörmüş, gün gülü, gün günden, günısı, gün ışığı, günindi, gün merkezli, gün ortası, günöte, Gün tutulması, gün tün eşitliği, gün yağmuru, gün yayı, gün yeli, günden güne, günebakan, günler günü, günübirlik, günü geçmiş, günü gününe, günün adamı, günün birinde, ala gün, artık gün, ay gün takvimi, ay gün yılı, ek gün, ertesi gün hapı, her gün, iyi gün, iyi gün dostu, kara gün, kara gün dostu, mübarek gün, öbür gün, ön gün, öte gün, tam gün, ana baba günü, arife günü, aşure günü, bayram günü, çalışma günü, doğum günü, güneş günü, halk günü, hesap günü, imza günü, iş günü, kabul günü, kandil günü, kış günü, kıyamet günü, mahşer günü, okuma günü, paça günü, yaş günü, yıldız günü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneş

2. Güneş ışığı

3. Gündüz

Örnek:

1. Bütün gün yanında kalırdım.

1. Bütün gün yanında kalırdım.

4. Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre

Örnek:

1. Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da.

1. Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da.

5. İçinde bulunulan zaman

Örnek:

1. Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu.

1. Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu.

6. Zaman, sıra

Örnek:

1. Ama şu son günlerde büyük bir ilerleme olmuştu kadında.

1. Ama şu son günlerde büyük bir ilerleme olmuştu kadında.

7. Çağ, devir

8. İyi yaşanmış zaman

Örnek:

1. Zavallı, gün görmedi.

1. Zavallı, gün görmedi.

9. Bayram niteliğinde özel gün

Örnek:

1. Bugün Fransızların günü imiş.

1. Bugün Fransızların günü imiş.

10. Belirli günlerde ev hanımlarının konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı

Örnek:

1. Yarın Ayşe Hanım'ın günü.

1. Yarın Ayşe Hanım'ın günü.

11. Tarih


gün ağarmak
Anlamı:

1. tan yeri aydınlanmak

Örnek:

1. Kalın perdenin ardında gün ağarmıştı.

1. Kalın perdenin ardında gün ağarmıştı.


gün almak
Anlamı:

1. bir iş görmek için ilgili kişiden bir gün ayırmasını istemek, randevu almak

Örnek:

1. Doktordan gün almam gerekir.

1. Doktordan gün almam gerekir.

2. belirli bir yaşı bitirdikten sonra girdiği yaştan süre almak

Örnek:

1. Beş yaşından iki gün aldı.

1. Beş yaşından iki gün aldı.


gün atmak
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , davayı ileri bir tarihe bırakmak

2. güneş doğmak

Örnek:

1. Süleyman kâhya gün atıncaya kadar çadırların arasında dolaştı.

1. Süleyman kâhya gün atıncaya kadar çadırların arasında dolaştı.


gün balı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşte bal koyuluğuna getirilmiş üzüm şırası


gün balığı
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Lapinagillerden, kırmızı renkli, siyah benekli bir balık (Julis turcica)


gün batımı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güneşin ufukta kaybolması, gurup

Örnek:

1. Rüzgârların kanyonlarda ıslık çaldığı gün batımları insanın içine dokunurdu.

1. Rüzgârların kanyonlarda ıslık çaldığı gün batımları insanın içine dokunurdu.


gün batısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Batı 270°'lik yön

2. Batıdan esen rüzgâr


gün batmak
Anlamı:

1. güneş batmak


gün boyu
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bütün gün

Örnek:

1. Fırıncının kızı mektuplarında ekseriya gün boyu fırına uğrayan insanlardan bahsederdi.

1. Fırıncının kızı mektuplarında ekseriya gün boyu fırına uğrayan insanlardan bahsederdi.


gün bugün
Anlamı:

1. `içinde bulunduğun günü iyi değerlendir, bugün ne yapabilirsen kazancın odur` anlamında kullanılan bir söz


gün çiçeği
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ayçiçeği