Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gözettirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözettirmek işi


gözettirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gözetme işini yaptırmak, gözetmesini sağlamak


gözevi
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göz yuvası

Örnek:

1. Şimdi yeşil mavi gözleri daha keskin, gözevleri daha çöküktü.

1. Şimdi yeşil mavi gözleri daha keskin, gözevleri daha çöküktü.


Telaffuz : gö'zevi

gözgü
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ayna


gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek
Anlamı:

1. çok açık bir biçimde görülmek, herkes tarafından bilinmek

Örnek:

1. Haksızlık, rüşvet; gözle görülür, elle tutulur hâle gelmişti.

1. Haksızlık, rüşvet; gözle görülür, elle tutulur hâle gelmişti.


gözle yemek
Anlamı:

1. bir şeye çok istekle ve dik dik bakmak

2. göz değdirmek

Örnek:

1. Çocuğu gözle yediler.

1. Çocuğu gözle yediler.


gözleği
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Gözetleme yeri

2. Dağların yüksek yerlerinde nişan almak için ağaç veya taştan yapılan belli yer


gözlem

İlgili Kelimeler:

gözlemevi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede

Örnek:

1. Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır.

1. Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır.

2. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede

3. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Bir gök cismini, bir gök olayını çıplak gözle veya bir araç yardımıyla izleyerek görülen değerleri tespit etme işlemi, rasat

Örnek:

1. Gök bilimci gözlemle, kimya bilgini ise deneyle gerçeğe varmaya çalışır.

1. Gök bilimci gözlemle, kimya bilgini ise deneyle gerçeğe varmaya çalışır.

4. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir yazı veya eseri yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi

5. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem


gözlem altına almak
Anlamı:

1. bir nesneyi, olayı veya bir gerçeği, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alıp incelemek

2. hastanın hastalığını izlemek, denetim altında bulundurmak


gözlemci

İlgili Kelimeler:

sandık gözlemcisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dikkatle, eleştirici bir gözle gözlem yapan kimse, müşahit

2. Bir konferans, kongre vb.ne katılan, genellikle söz alma ve önerge verme hakkı olmayan, toplantıları kendi veya başkası adına izleyen kimse, müşahit

3. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Gözlemevinde gözlem yapan kimse, rasıt

4. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Teleskop

5. spor , spor , spor , spor , Bir karşılaşmayı izleyip kurallara uyulup uyulmadığını bildiren rapor yazmakla görevli kimse


gözlemcilik

İlgili Kelimeler:

sandık gözlemciliği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözlemcinin yaptığı iş, rasatçılık

Örnek:

1. Bence sen bu gözlemcilik işini bırakıp bir tavuk çiftliği kurmalısın.

1. Bence sen bu gözlemcilik işini bırakıp bir tavuk çiftliği kurmalısın.


gözleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözlemek işi, tarassut

2. gök bilimi , gök bilimi , meteoroloji , meteoroloji , gök bilimi , gök bilimi , meteoroloji , meteoroloji , Özel araçlarla inceleme


gözleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçine peynir, kıyma, patates vb. konularak yufkadan hazırlanan, sacda veya yağda kızartılan bir hamur işi, dürme


gözleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Meralarda yağışın toprakla tutulması ve yem üretiminin artırılması amacıyla 40-50 santimetre aralıklarla 15-20 santimetre çapında ve 7-8 santimetre derinliğinde çukurlar açılması


gözlemeci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözleme yapan veya satan kimse


gözlemecilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözlemecinin yaptığı iş


gözlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek

2. Dikkatle bakmak, gözlemlemek, tarassut etmek

Örnek:

1. Hava değişikliklerini gözlemek havacılık için önemli bir iştir.

1. Hava değişikliklerini gözlemek havacılık için önemli bir iştir.

3. İncelemek, araştırmak

4. Gizlice bakmak, gözetlemek

Örnek:

1. Kuzum, bana kim gelip gidiyor, hep böyle gözlüyor musun?

1. Kuzum, bana kim gelip gidiyor, hep böyle gözlüyor musun?

5. Korumak, kollamak


gözlemevi
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Gök gözlemleri yapan, gök cisimlerini ve olaylarını inceleyen yer, rasathane, observatuvar


Telaffuz : gözle'mevi

gözlemleme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözlemlemek işi


gözlemlemek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bir nesneyi, olayı veya bir gerçeği, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelemek, müşahede etmek

Örnek:

1. Bu niyetle asistanların, doçent ve profesörlerle ilişkilerini gözlemliyordu.

1. Bu niyetle asistanların, doçent ve profesörlerle ilişkilerini gözlemliyordu.

2. Gözlemek


gözlemleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözlemleyebilmek işi

Örnek:

1. Tabii tüm bunları gözlemleyebilmeniz için orada bir miktar vakit geçirmeniz gerekir.

1. Tabii tüm bunları gözlemleyebilmeniz için orada bir miktar vakit geçirmeniz gerekir.


gözlemleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gözlemleme ihtimali veya imkânı bulunmak


gözlemleyiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözlemleme işi


gözlenebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gözlenebilmek işi


gözlenebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gözlenme ihtimali veya imkânı bulunmak