gözlemevi
1. isim , isim , isim , isim , Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede
1. Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır.
1. Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır.
2. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede
3. gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , gök bilimi , Bir gök cismini, bir gök olayını çıplak gözle veya bir araç yardımıyla izleyerek görülen değerleri tespit etme işlemi, rasat
1. Gök bilimci gözlemle, kimya bilgini ise deneyle gerçeğe varmaya çalışır.
1. Gök bilimci gözlemle, kimya bilgini ise deneyle gerçeğe varmaya çalışır.
4. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir yazı veya eseri yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi
5. felsefe , felsefe , felsefe , felsefe , Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem