92406 kayıt bulundu.
genel görünümlü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görünümü olan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görünen, gözle görülebilen
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Belli, apaçık göze çarpan
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dıştan bakınca, görünüşe göre, ortada, meydanda
1. Görünürde hiçbir şey yok.
1. Görünürde hiçbir şey yok.
1. isim , isim , isim , isim , Görülebilen bir şeyin niteliği
1. Sen bir yanında Fevzi Paşa, bir yanında İsmet Paşa ... üç genç subay görünürlüğünde oturdunuz.
1. Sen bir yanında Fevzi Paşa, bir yanında İsmet Paşa ... üç genç subay görünürlüğünde oturdunuz.
1. isim , isim , isim , isim , Görünme işi
2. Gözün ilk bakışta veya zihnin dolaysız olarak algıladığı şey
3. Gerçeğe uymayan dış görüntü, zevahir
1. Görünüşe aldanmamalı.
1. Görünüşe aldanmamalı.
4. Bulunulan bir yerden görülebilen alan, görünüm, manzara
1. Van gölünün görünüşü eşsizdi.
1. Van gölünün görünüşü eşsizdi.
5. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Fiillerin belirttiği oluşların süresi, gelişmesi ve bitmesiyle ilgili bütün biçimleri kapsayan dil bilgisi kategorisi
1. Atıldı atılacak, düştü düşecek; gelmiş olmak, gidecek olmak.
1. Atıldı atılacak, düştü düşecek; gelmiş olmak, gidecek olmak.
1. `yalnızca dış görünüşe bakarak yargıya varmak insanı yanıltabilir` anlamında kullanılan bir söz
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dıştan göründüğüne göre, görünene inanmak gerekirse, görünene bakılırsa, zahiren
1. Görünüşte iyi bir çocuk.
1. Görünüşte iyi bir çocuk.
1. bir işi gereği gibi değil, yapılıyor dedirtmek için üstünkörü yapmak, zevahiri kurtarmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ansızın veya kısa süreli olarak görünmek
Telaffuz : görünü'vermek
1. `görülecek tek şey` anlamında kullanılan bir söz
1. Ağız tadı ile oynanan futbolu gördük ama görüp göreceğimiz rahmet de bu kadarmış.
1. Ağız tadı ile oynanan futbolu gördük ama görüp göreceğimiz rahmet de bu kadarmış.
görüş açısı, görüş ayrılığı, görüş birliği, görüş sahibi, açık görüş, ileri görüş, kapalı görüş, karşı görüş, uzak görüş, dünya görüşü
1. isim , isim , isim , isim , Görme işi
2. Gözle bir şeyi algılama yetisi
3. Cezaevi veya hastanedeki birine yapılan ziyaret
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargı, fikir
1. Kolektif bir görüş rahatlığı insanı düşündürmekten kurtarır.
1. Kolektif bir görüş rahatlığı insanı düşündürmekten kurtarır.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Benzerlerinden ayıran özellik, konsept
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi görebilme alanı
1. Ondan evvel görüş açısı içine yandan giren bu uzun gölge bulanık bir karaltıdan ibaretti.
1. Ondan evvel görüş açısı içine yandan giren bu uzun gölge bulanık bir karaltıdan ibaretti.
2. Bakış açısı
1. Demek gerçekler, görüş açısına, çevrenin etki ve baskısına göre bambaşka biçimlere ve renklere giriyorlardı.
1. Demek gerçekler, görüş açısına, çevrenin etki ve baskısına göre bambaşka biçimlere ve renklere giriyorlardı.
1. isim , isim , isim , isim , Bir görüş veya düşüncede farklı değerlendirmede bulunma, farklı düşünme
1. aynı görüş ve düşünceye sahip bulunmak
1. Rahat rahat konuştukça her bakımdan tam görüş birliği içinde olduğumuz açığa çıktı.
1. Rahat rahat konuştukça her bakımdan tam görüş birliği içinde olduğumuz açığa çıktı.
1. farklı görüş ve düşüncelerden sonra aynı görüş ve düşünceye ulaşmak
1. Cumhuriyet döneminde böyle bir bilinçsizliğin asla yaşanamayacağı konusunda görüş birliğine vardılar.
1. Cumhuriyet döneminde böyle bir bilinçsizliğin asla yaşanamayacağı konusunda görüş birliğine vardılar.