92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Algılanan görüngeler öğretisi, olay bilimi, fenomenoloji
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Görüngücülük yanlısı olan, olaycı, fenomenist
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Gerçek olanın yalnızca görüngüler olduğunu öne süren görüş, olaycılık, fenomenizm
1. isim , isim , isim , isim , Görünmek işi
1. Sabaha karşı Sevgi odaya girdiğinde gelişini duydu ama uyur gibi görünmeyi doğru buldu.
1. Sabaha karşı Sevgi odaya girdiğinde gelişini duydu ama uyur gibi görünmeyi doğru buldu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek
1. Bakarım bakarım sılam görünmez / Ara yerde yıkılası dağlar var
1. Bakarım bakarım sılam görünmez / Ara yerde yıkılası dağlar var
2. İzlenim uyandırmak
1. Bu, biraz daha inandırıcı görünüyor.
1. Bu, biraz daha inandırıcı görünüyor.
3. Benzemek, görünüşünde olmak
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Azarlamak
1. Çocuk pek azdı, biraz görünüver.
1. Çocuk pek azdı, biraz görünüver.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gözdağı vermek
görünmez kaza
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görünmeyen, beklenmeyen
1. gözden kaybolmak
1. İlk dönemeçten sonra köy görünmez olunca dudaklarında bir türkü tellendi.
1. İlk dönemeçten sonra köy görünmez olunca dudaklarında bir türkü tellendi.
ardıl görüntü, ardışık görüntü, pozitif görüntü
1. isim , isim , isim , isim , Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet
2. Manzara
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Gölge oyununda Karagözcünün perdeye yansıttığı görsel malzeme
1. Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlarlar.
1. Ayrıca kimi Karagözcüler kendi görüntülerini kendileri hazırlarlar.
4. fizik , fizik , fizik , fizik , Herhangi bir nesnenin mercek, ayna vb. araçlarla oluşturulan biçimi, hayal
5. matematik , matematik , matematik , matematik , Sayı doğrusu üzerinde bir sayıya karşı gelen nokta
6. sinema , sinema , televizyon , televizyon , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla ekrana art arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü
damar görüntüleme, manyetik rezonans görüntüleme
1. isim , isim , isim , isim , Görüntülemek işi
1. -i , -i , -i , -i , Belirli bir konuyu buna en yakın görüntüler içinde tasarlamak, yaratmak, gerçekleştirmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Görüntüleme işine konu olmak
1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Ekran
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görüntüye dayanan
1. Her yapının hem görüntüsel hem manevi bir bütünlüğü vardır. Kişiliği ancak bu kontekst içinde vurgulanır.
1. Her yapının hem görüntüsel hem manevi bir bütünlüğü vardır. Kişiliği ancak bu kontekst içinde vurgulanır.
genel görünüm, sorulu görünüm, geçmiş zaman görünümü, gelecek zaman görünümü, geniş zaman görünümü, sürerlik görünümü, yapmacık görünümü
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara, zevahir, vizyon
1. O geniş caddeler bugünkü hazin görünümleriyle nihayet bulurlar. Edebiyatın özlemleri acı bir batkıya uğrar.
1. O geniş caddeler bugünkü hazin görünümleriyle nihayet bulurlar. Edebiyatın özlemleri acı bir batkıya uğrar.