92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse
1. Zengin olduğumuz için görücüler, bizim bu uzak köşke gelmekten usanmıyorlar.
1. Zengin olduğumuz için görücüler, bizim bu uzak köşke gelmekten usanmıyorlar.
1. isim , isim , isim , isim , Görücü olma durumu
1. Görücülüğe gitmek.
1. Görücülüğe gitmek.
1. evlenmesi söz konusu olan kız görücüye görünmek
1. Onu indirmek, görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu, yalvardı.
1. Onu indirmek, görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu, yalvardı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Görülme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Gerçeküstücülük, kendini sürekli olarak irdeleyen ve oluşturan bilincin bir serüveni olarak da görülebilir.
1. Gerçeküstücülük, kendini sürekli olarak irdeleyen ve oluşturan bilincin bir serüveni olarak da görülebilir.
1. isim , isim , isim , isim , Görülmek işi
1. Kadının tedrisi ve terakkisinde muhitin de büyük bir tesiri görülmeye başladı.
1. Kadının tedrisi ve terakkisinde muhitin de büyük bir tesiri görülmeye başladı.
öngörülmek
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek
1. Görülünce vurulması için irade bile var.
1. Görülünce vurulması için irade bile var.
2. Gereken iş yapılmış olmak
1. İşimiz kolayca görüldü.
1. İşimiz kolayca görüldü.
3. Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak
1. Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü.
1. Yıllarca görülmemiş bir dostu kucaklar gibi hemşiresini öptü.
4. Kabul edilmek, sayılmak
1. Basılı oyunlar sakıncalı görülünce yok ediliyordu.
1. Basılı oyunlar sakıncalı görülünce yok ediliyordu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , O güne kadar karşılaşılmamış, şaşılacak nitelikte olan
1. Görülmemiş bir olay.
1. Görülmemiş bir olay.
iç görüm
1. isim , isim , isim , isim , Görme yetisi
1. Trahom hastalığı, tedavi edilmezse görümü yok etmeye kadar varabilir.
1. Trahom hastalığı, tedavi edilmezse görümü yok etmeye kadar varabilir.
1. isim , isim , isim , isim , Kadına göre kocasının kız kardeşi
1. Görümcesi onu paylıyor, o ise Kutlu'nun yüzüne bakıyordu, duymamacasına.
1. Görümcesi onu paylıyor, o ise Kutlu'nun yüzüne bakıyordu, duymamacasına.
yüz görümlüğü
1. isim , isim , isim , isim , Yalnız görülmek için konulan nesne
2. Nişanlanan kıza, ilk kez görmeye gidildiğinde erkek tarafından takılan veya verilen armağan
1. isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , isim , isim , sinema , sinema , televizyon , televizyon , Sinema filmlerinden kesilmiş bölüm
1. `umutla beklenen sonuç ters yönde gelişti` anlamında kullanılan bir söz
1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Görünme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Senin bundan sonra Mebrure'ye uslu akıllı görünebileceğini tahmin edemiyorum.
1. Senin bundan sonra Mebrure'ye uslu akıllı görünebileceğini tahmin edemiyorum.
1. `ne kadar gizlense de gerçekler ortadadır` anlamında kullanılan bir söz
1. `bir durumun nasıl sonuçlanacağı belli olduktan sonra bu sonuç çok geçmeden gerçekleşir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Eşya ve nesnelerin uzaktan görünüşü, perspektif
1. Romanda gerçek kişileri arayanlar roman sanatına pek dar görüngelerden yaklaşıyorlar.
1. Romanda gerçek kişileri arayanlar roman sanatına pek dar görüngelerden yaklaşıyorlar.
görüngü bilimi
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Duyularla algılanabilen her şey, fenomen, numen karşıtı