Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
görgül
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kurama değil yalnızca gözleme dayalı, ampirik


görgülenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görgülenmek durumu


görgülenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Görgülü duruma gelmek


görgülü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görgüsü olan

Örnek:

1. Bildiğini iyi bilen, görgülü, kendine güveni tam olan bir erkekti.

1. Bildiğini iyi bilen, görgülü, kendine güveni tam olan bir erkekti.


görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler?
Anlamı:

1. `iyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar` anlamında kullanılan bir söz


görgülüce
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Görgülü bir biçimde


Telaffuz : görgülü'ce

görgüsüz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görgüsü olmayan

Örnek:

1. Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini.

1. Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini.


görgüsüzce
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görgüsüz bir biçimde olan

Örnek:

1. Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir.

1. Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (gözgüsü'zce) Görgüsüz bir biçimde


görgüsüzlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görgüsüz olma durumu

2. Görgüsüzce davranış

Örnek:

1. Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur.

1. Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur.


goril
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Afrika'nın Ekvator bölgesinde ormanlarda yaşayan, iri ve güçlü bir tür maymun (Gorilla gorilla)

Örnek:

1. Avrupalılar, medeni bir adamı kazıyacak olursanız altında gorili bulursunuz, derler.

1. Avrupalılar, medeni bir adamı kazıyacak olursanız altında gorili bulursunuz, derler.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Koruyucu


Lisan : Fransızca gorille

görk
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Güzellik, gösteriş


görkem
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, gösteriş, debdebe, ihtişam, tantana, haşmet, şatafat, şaşaa

2. Büyüklük


görkemli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, debdebeli, haşmetli, ihtişamlı, muhteşem, şaşaalı, şatafatlı, tantanalı, anıtsal

2. İri yapılı, iyice serpilmiş


görkemlilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görkemli olma durumu, anıtsallık, gösterişlilik, haşmetlilik, ihtişamlılık, şatafatlılık, muhteşemlik


görkemsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görkemi olmayan, gösterişsiz, ihtişamsız, şaşaasız, tantanasız


görkemsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görkemsiz olma durumu, gösterişsizlik, ihtişamsızlık, şatafatsızlık


görklü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Güzel, gösterişli

Örnek:

1. Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür.

1. Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür.


görklülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görklü olma durumu


görme

İlgili Kelimeler:

görme açısı, görme engelli, görme gözesi, görme hücresi, anadan görme, sonradan görme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görmek işi, rüyet

Örnek:

1. İnsanın sözünün başkalarına ulaştığını, onlarla buluştuğunu görmesi gönendirici, güzel bir duygu.

1. İnsanın sözünün başkalarına ulaştığını, onlarla buluştuğunu görmesi gönendirici, güzel bir duygu.


görme açısı
Anlamı:

1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir cismin iki ucundan gelen ışınların gözün görme merkezinde meydana getirdiği açı


görme engelli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görme duyusu olmayan (kimse), görmez, gözsüz, kör, âmâ


görme engellilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görme engelli olma durumu, körlük, âmâlık


görme gözesi
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Petek gözü oluşturan çok sayıda hücreden her biri


görme hücresi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görme gözesi


görme!
Anlamı:

1. aşırılık anlatan bir söz

Örnek:

1. Evi görme, yüreğin yanar dediler.

1. Evi görme, yüreğin yanar dediler.