92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görgüsü olan
1. Bildiğini iyi bilen, görgülü, kendine güveni tam olan bir erkekti.
1. Bildiğini iyi bilen, görgülü, kendine güveni tam olan bir erkekti.
1. `iyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar` anlamında kullanılan bir söz
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görgüsü olmayan
1. Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini.
1. Mağazalar, görgüsüz yeni zenginlerin zevklerine uygun yemek odası takımları ile doldurmuşlardır vitrinlerini.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görgüsüz bir biçimde olan
1. Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir.
1. Bundan ötürü de hâllerinde görgüsüzce bir çalım, budalaca bir durum sezilir.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (gözgüsü'zce) Görgüsüz bir biçimde
1. isim , isim , isim , isim , Görgüsüz olma durumu
2. Görgüsüzce davranış
1. Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur.
1. Kitabı bir süs kabul etmek, kültür görgüsüzlüğünün en somut örneğini oluşturur.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Afrika'nın Ekvator bölgesinde ormanlarda yaşayan, iri ve güçlü bir tür maymun (Gorilla gorilla)
1. Avrupalılar, medeni bir adamı kazıyacak olursanız altında gorili bulursunuz, derler.
1. Avrupalılar, medeni bir adamı kazıyacak olursanız altında gorili bulursunuz, derler.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Koruyucu
Lisan : Fransızca gorille
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Güzellik, gösteriş
1. isim , isim , isim , isim , Göz alıcı ve gösterişli olma durumu, gösteriş, debdebe, ihtişam, tantana, haşmet, şatafat, şaşaa
2. Büyüklük
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, debdebeli, haşmetli, ihtişamlı, muhteşem, şaşaalı, şatafatlı, tantanalı, anıtsal
2. İri yapılı, iyice serpilmiş
1. isim , isim , isim , isim , Görkemli olma durumu, anıtsallık, gösterişlilik, haşmetlilik, ihtişamlılık, şatafatlılık, muhteşemlik
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görkemi olmayan, gösterişsiz, ihtişamsız, şaşaasız, tantanasız
1. isim , isim , isim , isim , Görkemsiz olma durumu, gösterişsizlik, ihtişamsızlık, şatafatsızlık
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Güzel, gösterişli
1. Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür.
1. Üstünde, içeri doğru, büyük ve görklü bir yarım ay bükülür.
görme açısı, görme engelli, görme gözesi, görme hücresi, anadan görme, sonradan görme
1. isim , isim , isim , isim , Görmek işi, rüyet
1. İnsanın sözünün başkalarına ulaştığını, onlarla buluştuğunu görmesi gönendirici, güzel bir duygu.
1. İnsanın sözünün başkalarına ulaştığını, onlarla buluştuğunu görmesi gönendirici, güzel bir duygu.
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir cismin iki ucundan gelen ışınların gözün görme merkezinde meydana getirdiği açı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Görme duyusu olmayan (kimse), görmez, gözsüz, kör, âmâ
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Petek gözü oluşturan çok sayıda hücreden her biri
1. aşırılık anlatan bir söz
1. Evi görme, yüreğin yanar dediler.
1. Evi görme, yüreğin yanar dediler.