Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
gelip geçici
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sürekli olmayan, kısa süreli


gelip geçici olmak
Anlamı:

1. kısa süreli, önemsiz olmak

Örnek:

1. Bu ilişkinin nasıl olsa gelip geçici olduğunu biliyormuş gibi aldırışsızdır.

1. Bu ilişkinin nasıl olsa gelip geçici olduğunu biliyormuş gibi aldırışsızdır.


gelip geçicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelip geçici olma durumu


gelip geçmek
Anlamı:

1. bir yerden geçmek

2. bir makam, bir yer vb.nde kısa bir süre bulunmak

3. kısa bir süre etkin olmak

Örnek:

1. Kızcağız bilir ki bu sözler kızgınlık sözleridir, gelir geçer.

1. Kızcağız bilir ki bu sözler kızgınlık sözleridir, gelir geçer.


gelir

İlgili Kelimeler:

gelir dağılımı, gelir düzeyi, gelir kaynağı, gelir ortaklığı, gelir vergisi, millî gelir, ulusal gelir, dar gelirli

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat

Örnek:

1. Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı.

1. Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı.

2. Bir ekonomik birimin belli bir süre içinde kazandırdığı aylık, kira vb. getiri, varidat, irat


gelir dağılımı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkenin toplam gelirinin o ülkenin bireyleri arasındaki dağılımı


gelir düzeyi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişinin yaşam düzeyini gösteren maddi durumu


gelir kaynağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Para sağlama yeri veya faaliyeti

Örnek:

1. Halkımıza turizmin gelir kaynağı olduğu gerçeği belletilmeye çalışılıyor.

1. Halkımıza turizmin gelir kaynağı olduğu gerçeği belletilmeye çalışılıyor.


gelir ortaklığı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köprü, baraj vb. kamu yapılarının gelirlerine gerçek ve tüzel kişilerin belirli şartları yerine getirerek ortak olması


gelir vergisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kişilerin gelirlerinden, bir oran ölçüsünde devlete ödedikleri dolaysız vergi


gelirli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geliri olan


gelirlilik

İlgili Kelimeler:

dar gelirlilik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelirli olma durumu


gelirsiz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Geliri olmayan


gelirsizlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelirsiz olma durumu


geliş

İlgili Kelimeler:

gidiş geliş, söz gelişi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelme işi

Örnek:

1. Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim

1. Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim


gelişebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelişebilmek durumu


gelişebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Gelişme ihtimali veya imkânı bulunmak


gelişigüzel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Baştan savma, lalettayin

Örnek:

1. Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir.

1. Anayasayı rafa kaldırarak keyfî, gelişigüzel sınırlar çizmeye kalkışmak, bu yaygaraları koparanların başlıca özelliğidir.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Herhangi bir, rastgele

Örnek:

1. Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı.

1. Eski dansları mektepte, yenilerini de bir iki arkadaşının evinde gelişigüzel öğrendiğini anlattı.


Telaffuz : gelişi'güzel

gelişigüzellik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelişigüzel olma durumu


gelişim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelişme işi

2. Serpilip büyüme

3. İlerleme, inkişaf, tekâmül

4. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , Aksiyon


gelişimci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelişim gösteren kimse

2. İlerleyen kimse


gelişimcilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelişimci olma durumu


gelişiverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gelişivermek durumu


gelişivermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya ansızın gelişmek

Örnek:

1. Beş yıl öncesine kadar kara kuru, sümsük bir kızken şimdi gelişivermiş bir dişi.

1. Beş yıl öncesine kadar kara kuru, sümsük bir kızken şimdi gelişivermiş bir dişi.


Telaffuz : gelişi'vermek

gelişkin
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gelişmiş olan, mütekâmil